turgutkuzan
Paylaşımcı Üye
Allah c.c. işine karışmamalıyız
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
Zâriyât Suresi 56. Ayet meali:
Risale-i Nur Külliyatı Mesnevî-i Nuriye isimli eserde şu ifadeler mevcuttur :
Günümüz Türkçesi ile özetleyecek olursam :
İnsanın ASIL vazifesi Allah c.c. kulluk etmektir.
İnsanın yemek, giyim gibi ihtiyaçlarını karşılamak Rabbimizin vazifesidir.
Rabbimiz vazifesini yapıyor, dünya yüzeyini leziz meyvelerle, sebzelerle vs. donatıyor.
İnsana dalından koparıp yemek zahmeti kalıyor.
Bu zahmet için ASIL vazifesini terk etmemelidir.
Zamanını ASIL vazifesine uygun düzenlemeli, ibadet zamanından, uykusundan, dinlenme zamanından, insani ilişkiler kumak için gereken zamandan feraget edip, rızık peşinde koşmamalıdır.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.
Zâriyât Suresi 56. Ayet meali:
Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.
Risale-i Nur Külliyatı Mesnevî-i Nuriye isimli eserde şu ifadeler mevcuttur :
Gafil olan insan, kendi vazifesini terk eder, Allah’ın vazifesiyle meşgul olur.
Evet, insan gafletten dolayı iktidarı dâhilinde kolay olan ubudiyet (Kulluk) vazifesinin terkiyle, zayıf kalbiyle rububiyet (Rablık, Cenab-ı Hakk’ın her şeyi terbiye ve idare etmesi) vazife-i sakilesinin (Ağır vazife, görev) altına girer, altında ezilir.
Ve aynı zamanda, bütün istirahatini kaybetmekle, asi, şakî (Eşkıya, başkaldıran, haydut), hain adamların partisine dâhil olur.
Evet, insan bir askerdir. Askerlik vazifesi başka, hükûmetin vazifesi başkadır.
Askerlik vazifesi talim, cihad gibi din ve vatanı koruyacak işlerdir.
Hükûmetin vazifesi ise erzakını, libasını (elbise), silâhını vermektir.
Binaenaleyh, erzakını temin için askerliğe ait vazifesini terk edip ticaretle –meselâ– iştigal eden bir asker, şakî ve hain olur.
Bu itibarla, insanın Allah’a karşı ubudiyet (kulluk) vazifesidir, terk-i kebair (Büyük günahları terk etmek) takvasıdır, nefis ve şeytanla uğraşması cihadıdır.
Amma gerek nefsine, gerek evlât ve taallûkatına (Hısımlar, yakınlar, akrabalar) hayat malzemesini tedarik etmek, Allah’ın vazifesidir.
Evet, madem hayatı veren O’dur; o hayatı koruyacak levazımatı da O verecektir.
Yalnız, hükümetin asker için ofislerde cem’ ettiği erzakı askerlere taşıttırdığı, temizlettirdiği, öğüttürdüğü, pişirttiği gibi, Cenab-ı Hak da hayat için lâzım olan levazımatı küre-i arz (Dünya, yer küre) ofisinde yaratıp cem’ ettikten sonra o erzakın toplanmasını ve sair ahvalini insana yaptırır ki insana bir meşguliyet, bir eğlence olsun ve atalet, betalet azabından kurtulsun.
Ey insan!
Rahm-ı maderde (Ana rahmi) iken, tıfıl (Çocuk) iken, ihtiyâr ve iktidardan mahrum bir vaziyetteyken, seni pek leziz rızıklarla besleyen Allah, sen hayatta kaldıkça o rızkı verecektir.
Baksana!
Her bahar mevsiminde, sath-ı arzda yaratılan envâ-ı erzakı kim yaratıyor ve kimler için yaratıyor?
Senin ağzına getirip sokacak değil ya!
Yahu, eğlencelere, bahçelere gidip, dallarda sallanan o güleç yüzlü leziz meyveleri koparıp yemek zahmet midir?
Allah insaf versin!
Hülâsa: Allah’ı ittiham etmekle işini terk edip, Allah’ın işine karışma ki, nankör asiler defterine kaydolmayasın.
Mesnevî-i Nuriye, s. 244
Günümüz Türkçesi ile özetleyecek olursam :
İnsanın ASIL vazifesi Allah c.c. kulluk etmektir.
İnsanın yemek, giyim gibi ihtiyaçlarını karşılamak Rabbimizin vazifesidir.
Rabbimiz vazifesini yapıyor, dünya yüzeyini leziz meyvelerle, sebzelerle vs. donatıyor.
İnsana dalından koparıp yemek zahmeti kalıyor.
Bu zahmet için ASIL vazifesini terk etmemelidir.
Zamanını ASIL vazifesine uygun düzenlemeli, ibadet zamanından, uykusundan, dinlenme zamanından, insani ilişkiler kumak için gereken zamandan feraget edip, rızık peşinde koşmamalıdır.