Hayatımızda bizimle beraber doğan ve var olan bir duygumuz vardır ki o da utanma duygusudur. Utanma ve çekinme duygusu, kişinin birey olma durumunda kendisini ifade ettiği anda, bu ifade ile karşıdaki kişilerin düşünmesini önemseyerek kişide ilgi odağı olma endişesini taşımasıdır. Utanma duygusu, korkma ve içine kapanma kavramlarını da kapsamaktadır.
Utanma duygusu, kişinin yaşadığı ortama ve etkisinde kaldığı durumlarla bağlantılı olup, bazı kişiler için aşırı, bazı kişiler içinse az yaşanan bir duygudur. Aile içerisinde çocuğun gelişim sürecinde çok baskı altına alınarak bahsedilen "ayıp" cümlesinin çocuk üzerinde oldukça fazla etkisi vardır.
Bu nedenle çocuğa doğru zamanda ve doğru şekilde bu cümlenin kullanılmasına özen gösterilmelidir. Utanma duygusu, kişide genetik olarak bulunan bir duygu olduğundan, ömür boyu kişide var olacağının en büyük göstergesidir. Bir ömür boyu var olan bu duygunun kişide yaratacağı olumsuz duyguları yok etmek olamayacağından dolayı, aza indirgemeye çalışmak en doğrusu olacaktır.
Çocukta utanma duygusu, kendisini ifade edebilme durumunda ortaya çıkar ve edilemeyen ifadelerde çocuk, kaygı ve endişe kavramları ile karşı karşıya kalarak içerisinde kaldığı birçok soruya cevap bulmada zorlanır ve nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda zorluk çeker. Bu, utanma duygusunun belirtilerindendir.
Çocuk aile içerisinde sosyalleşme adına sorun yaşıyorsa, çocuk ifade edebilmede sıkıntı yaşaması ile istem dışı bir çekinme duygusu ile karşı karşıya kalır. Bu durumda çocuk, sosyal çevreyi bırakın, aile içinde dahi bu durumu aşmayı başaramaz ve çocukta bir içe kapanıklık söz konusu olur.
Utanma duygusunu aza indirgeyen gelişim sürecinde kazanılan sosyal güdülenme olgusudur. Çocuk ne kadar erken bu durumu benimser ve sosyal güdülenmede başarılı olursa, utanma duygusundan da o kadar çabuk sıyrılmayı başarabilir. Çocuk, aile kavramı içerisinde model aldığı anne ve baba duygusu ile destek alabilir ve utanma duygusunu aza indirebilir. Model dememizin sebebi, çocuk gelişim sürecini tamamlayana kadar her türlü bilgiyi daha çok görsel ve dil olarak anne ve babadan alır. Çünkü çocuğun tek inandığı gerçekler anne ve babasıdır. Bu durumda anne ve babaların model olduklarının bilincinde olmaları, nasıl davranılması gerektiğini algılamaları gerekmektedir.
Çocuğun var olan utangaçlığını aşması adına, yapılabilecek birkaç basit yöntem vardır. Bunlar,
Çocuğunuzla daha sık vakit geçirmeye çalışmalı, oyun anlamında çeşitli konuşmayı geliştirecek oyunlar bulmalı ve oyun hakkında kurduğu cümleler için cesaretlendirilmeli; bu cesaret sonucunda çocuk mutlaka takdir edilmelidir.
Bir resim oyunu yapılmalı ve çocuğun resmi kendisi yapması adına cesaretlendirilmelidir. Bu cesaretlendirme yapılırken, akşam eve gelen babaya yapılan resmin sürpriz olarak gösterileceği ve babanın buna çok sevineceği farklı dillerle birkaç kez dile getirilmelidir. Yani önce çocuk sakinlikle kabul ettirilmelidir. Akşam eve gelen babaya büyük bir heyecanla çocuğunuza destek olarak bu sürprizi sunmalı ve sürpriz sonunda desteğinizi ve takdirinizi dile getirmelisiniz.
Çocuklarla okunan kitap her derde deva gibi bir unsurdur. Okuduğunuz kitabı utangaçlık adı altında sıkmayan ama sonucu bağlayıcı olan yaşına uygun bir kitapla, kitabı çocuğunuzun ruh hali durumunu yansıtacak şekilde şekillendirerek dile getirebilir, utanma duygusunu anlatabilir ve sonunda utanma duygusunun gerekmediğini irdeleyebilirsiniz.
Yaptığınız işlerde çocukla bir paylaşımda bulunabilir ve kendisinin yardımıyla bu işi başardığınızı dile getirebilirsiniz. Bu durum, çocukta öz güveni artırır ve takdir edilme hissi kendini güçlü kılar.
Çocuk, nasıl davranması gerektiğini ya da kurulan cümlelerin anlamlarını bilmediğinden dolayı çekinme ve utanma hissini yaşayabilir. Sosyalleşebilme adına çocuğunuza anlatma yoluyla birçok zoru kolay kılabilirsiniz. Fakat çocuğu sosyal bir gruba istemediği halde zorunlu kılmanız, çocuğun daha farklı sıkıntılarla karşılaşmasına sebep olabilir.
Bilinmelidir ki, nasıl ki bebek, bebek kavramından çıkıp çocuk adını alıyorsa, çocuk kavramından da sıyrılıp tam anlamıyla sosyal hayatın içinde bir birey olma adına çocukluktan da sıyrılacaktır. Önemli olan, topluma ayak uydurmasını bilen, toplum içerisinde sorunsuz bir şekilde emin adımlarla ilerleyen bir birey bırakabilmektir.
Utanma duygusu, kişinin yaşadığı ortama ve etkisinde kaldığı durumlarla bağlantılı olup, bazı kişiler için aşırı, bazı kişiler içinse az yaşanan bir duygudur. Aile içerisinde çocuğun gelişim sürecinde çok baskı altına alınarak bahsedilen "ayıp" cümlesinin çocuk üzerinde oldukça fazla etkisi vardır.
Bu nedenle çocuğa doğru zamanda ve doğru şekilde bu cümlenin kullanılmasına özen gösterilmelidir. Utanma duygusu, kişide genetik olarak bulunan bir duygu olduğundan, ömür boyu kişide var olacağının en büyük göstergesidir. Bir ömür boyu var olan bu duygunun kişide yaratacağı olumsuz duyguları yok etmek olamayacağından dolayı, aza indirgemeye çalışmak en doğrusu olacaktır.
Çocukta utanma duygusu, kendisini ifade edebilme durumunda ortaya çıkar ve edilemeyen ifadelerde çocuk, kaygı ve endişe kavramları ile karşı karşıya kalarak içerisinde kaldığı birçok soruya cevap bulmada zorlanır ve nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda zorluk çeker. Bu, utanma duygusunun belirtilerindendir.
Çocuk aile içerisinde sosyalleşme adına sorun yaşıyorsa, çocuk ifade edebilmede sıkıntı yaşaması ile istem dışı bir çekinme duygusu ile karşı karşıya kalır. Bu durumda çocuk, sosyal çevreyi bırakın, aile içinde dahi bu durumu aşmayı başaramaz ve çocukta bir içe kapanıklık söz konusu olur.
Utanma duygusunu aza indirgeyen gelişim sürecinde kazanılan sosyal güdülenme olgusudur. Çocuk ne kadar erken bu durumu benimser ve sosyal güdülenmede başarılı olursa, utanma duygusundan da o kadar çabuk sıyrılmayı başarabilir. Çocuk, aile kavramı içerisinde model aldığı anne ve baba duygusu ile destek alabilir ve utanma duygusunu aza indirebilir. Model dememizin sebebi, çocuk gelişim sürecini tamamlayana kadar her türlü bilgiyi daha çok görsel ve dil olarak anne ve babadan alır. Çünkü çocuğun tek inandığı gerçekler anne ve babasıdır. Bu durumda anne ve babaların model olduklarının bilincinde olmaları, nasıl davranılması gerektiğini algılamaları gerekmektedir.
Çocuğun var olan utangaçlığını aşması adına, yapılabilecek birkaç basit yöntem vardır. Bunlar,
Çocuğunuzla daha sık vakit geçirmeye çalışmalı, oyun anlamında çeşitli konuşmayı geliştirecek oyunlar bulmalı ve oyun hakkında kurduğu cümleler için cesaretlendirilmeli; bu cesaret sonucunda çocuk mutlaka takdir edilmelidir.
Bir resim oyunu yapılmalı ve çocuğun resmi kendisi yapması adına cesaretlendirilmelidir. Bu cesaretlendirme yapılırken, akşam eve gelen babaya yapılan resmin sürpriz olarak gösterileceği ve babanın buna çok sevineceği farklı dillerle birkaç kez dile getirilmelidir. Yani önce çocuk sakinlikle kabul ettirilmelidir. Akşam eve gelen babaya büyük bir heyecanla çocuğunuza destek olarak bu sürprizi sunmalı ve sürpriz sonunda desteğinizi ve takdirinizi dile getirmelisiniz.
Çocuklarla okunan kitap her derde deva gibi bir unsurdur. Okuduğunuz kitabı utangaçlık adı altında sıkmayan ama sonucu bağlayıcı olan yaşına uygun bir kitapla, kitabı çocuğunuzun ruh hali durumunu yansıtacak şekilde şekillendirerek dile getirebilir, utanma duygusunu anlatabilir ve sonunda utanma duygusunun gerekmediğini irdeleyebilirsiniz.
Yaptığınız işlerde çocukla bir paylaşımda bulunabilir ve kendisinin yardımıyla bu işi başardığınızı dile getirebilirsiniz. Bu durum, çocukta öz güveni artırır ve takdir edilme hissi kendini güçlü kılar.
Çocuk, nasıl davranması gerektiğini ya da kurulan cümlelerin anlamlarını bilmediğinden dolayı çekinme ve utanma hissini yaşayabilir. Sosyalleşebilme adına çocuğunuza anlatma yoluyla birçok zoru kolay kılabilirsiniz. Fakat çocuğu sosyal bir gruba istemediği halde zorunlu kılmanız, çocuğun daha farklı sıkıntılarla karşılaşmasına sebep olabilir.
Bilinmelidir ki, nasıl ki bebek, bebek kavramından çıkıp çocuk adını alıyorsa, çocuk kavramından da sıyrılıp tam anlamıyla sosyal hayatın içinde bir birey olma adına çocukluktan da sıyrılacaktır. Önemli olan, topluma ayak uydurmasını bilen, toplum içerisinde sorunsuz bir şekilde emin adımlarla ilerleyen bir birey bırakabilmektir.