Fabl (Öykünce) Nedir?

Emir

Moderatör
Moderatör
Fabl, ya da diğer adıyla Öykünce, genellikle hayvanları kahraman olarak gösteren, kısa ve öz, ahlaki dersler veren öykülerdir. Fabllar genellikle manzum olarak yazılsa da, nesir fabllar da mevcuttur.

image


Fablların Özellikleri:
  • Kısa ve öz olmalarıyla bilinirler.
  • Kahramanları genellikle hayvanlardır. Bu hayvanlar insani özelliklere sahipmiş gibi konuşur, düşünür ve davranır.
  • Ahlaki bir ders verirler. Bu ders fablın sonunda açıkça ifade edilebilir veya okuyucunun yorumuna bırakılabilir.
  • Eğlendirirken düşündürür. Fabllar, okurları gülümsetmenin yanı sıra, hayat hakkında da düşünmeye teşvik eder.
  • Simgesel bir anlatım kullanırlar. Fabllarda yer alan hayvanlar, insanlar ve diğer varlıklar, belirli kavramları veya fikirleri temsil eder.
Fablın Bölümleri

Serim:
Kişiler kısaca tanıtılır, olayın geçtiği çevre belirtilir, olay başlatılır.

Düğüm: Çatışma ortaya konur ve olay düğümlenir. Olayın ayrıntılarına girilir. Merak duygusu yoğunluk kazanır.

Çözüm: Düğüm çözülür, çatışma sona erer.

Öğüt: Olayla ilgili ana fikir, öğüt biçiminde verilir.

Fabl Örnekleri:
  • La Fontaine’in Fablları: Fransız fabl yazarı Jean de La Fontaine’in yazdığı fabllar dünya edebiyatının en önemli fabl örnekleri arasında yer alır.
  • Ezop’un Fablları: Antik Yunan’dan kalma Ezop’un Fablları da oldukça popülerdir.
Fablların Faydaları:
  • Çocuklara ahlaki değerler kazandırır. Fabllar, dürüstlük, yardımseverlik, cömertlik gibi ahlaki değerleri eğlenceli bir şekilde aşılar.
  • Hayal gücünü geliştirir. Fabllar, okuyucunun hayal gücünü kullanmasını ve hikayeyi canlandırmasını teşvik eder.
  • Eleştirel düşünmeyi geliştirir. Fabllar, okurları okudukları hakkında düşünmeye ve kendi yorumlarını oluşturmaya teşvik eder.
  • Dil becerilerini geliştirir. Fabllar, zengin bir kelime hazinesi ve dilbilgisi yapısı ile dil becerilerini geliştirmeye yardımcı olur.
Fabllar, her yaştan insan için faydalı ve keyifli bir edebiyat türüdür. Özellikle çocuk edebiyatında önemli bir yere sahip olan fabllar, ahlaki değerler kazandırmanın, hayal gücünü geliştirmenin ve dil becerilerini geliştirmenin etkili bir yoludur.
 
  • Beğen
Tepkiler: Rafet

Uykudan Uyanan Şehir​

Bir zamanlar, Aedyr adında küçük bir şehir varmış. Bu şehir, sakinleri ve huzurlu yaşam tarzıyla tanınırmış. Aedyr halkı, basit bir hayat yaşıyor, doğayla uyum içinde yaşıyormuş.

Bir gün, Aedyr şehri gizemli bir uykuya dalmış. Güneş doğmuş, kuşlar ötmüş ama şehirdekiler hala derin bir uykuda kalmış. Günler, haftalar geçmiş ama kimse uyanmamış. Şehrin dışından gelenler, Aedyr’e girmeye çalıştıklarında, görünmez bir duvarla karşılaşmışlar.

Aedyr’in kaderini merak eden cesur bir genç kız varmış. Adı Elara’ymış. Elara, şehrin kurtuluşunu bulmak için her şeyi göze almaya hazırmış. Elara, şehrin en yaşlı bilgesine danışmış. Bilge, ona şehrin kurtuluşunun bir efsanede saklı olduğunu söylemiş. Efsaneye göre, Aedyr’i uyandıracak tek şey, "Gümüş Ay Işığıymış.

Elara, Gümüş Ay Işığını bulmak için yola çıkmış. Yolculuğu boyunca birçok zorlukla karşılaşmış, ejderhalarla savaşmış, karanlık ormanlardan geçmiş ve büyücülerle mücadele etmiş. Nihayet Elara, Gümüş Ay Işığını bulmuş. Bu, gökyüzünden nadiren inen büyülü bir ışıkmış.

Elara, Gümüş Ay Işığını Aedyr’e geri getirmiş ve şehre tutmuş. Işık şehre değdiği anda, tüm uyuyanlar uyanmış. Aedyr yeniden canlanmış ve halk büyük bir sevinçle kutlama yapmış.

Elara, kahraman olarak adlandırılmış ve şehrin kurtarıcısı olarak onurlandırılmış. Aedyr şehri, sonsuza dek Gümüş Ay Işığı’nın koruması altında yaşamış ve huzurlu günlerine geri dönmüş.
 

Aslan ve Fare​

Ormanın en güçlü hayvanı aslan, bir gün öğle sıcağında dinlenmek için gölgesine uzanmıştı. Tam uykuya dalmak üzereyken, ayağı altından minicik bir farenin koşuşturmasıyla uyandı. Aslan öfkeyle farenin üzerine doğru sıçradı. Fare titrek bir sesle, “Ey büyük kralım, lütfen beni affedin. Bir daha böyle bir hataya düşmeyeceğim.” diye yalvardı. Aslan fareye acıyıp onu serbest bıraktı ve “Sen gibi küçük bir yaratık bana ne zarar verebilir ki?” diyerek gülmüştü.

Birkaç gün sonra, avcılar aslanı yakalayıp kalın bir ağa sararak güçlü bir ağaca bağladılar. Aslan ne kadar çabalasa da ağları koparamadı. Tam ümidini kesmişken, az önce hayatını bağışladığı fareyi gördü. Fare, dişleriyle ağın iplerini kemirmeye başladı. Uzun bir uğraş sonucu ağları koparan fare, aslanı kurtarmıştı.

Öğüt: Küçükler de büyük işler başarabilir. Bugün yaptığın iyilik, yarın sana geri dönebilir.
 

Tilki ve Üzüm​

Bir gün, aç bir tilki, bir bağın duvarının dibinde dolanıyormuş. Üzüm asmaları, olgunlaşmış, sulu üzümlerle doluymuş. Tilki, o güzel üzümlere öyle bir açılmış ki, ağzı sulanıyormuş. Bir süre duvarın üzerine zıplamaya çalışmış ama yetişemezmiş. Sonunda pes ederek, “O üzümler zaten ekşidir!” diyerek oradan uzaklaşmış.

Öğüt:

Bu fabl, insanların kendi yetersizliklerini veya elde edemediklerini küçümseme eğilimini anlatır. Tilki, üzümlere ulaşamayınca onları ekşi olarak nitelendirerek kendini avutmuştur. Bu davranış, insanların isteklerine ulaşamadıklarında kendilerini daha iyi hissetmek için başvurdukları bir mekanizmadır. Aslında, tilkinin üzümlere ulaşamamasının nedeni ekşilikleri değil, kendi yetersizliğidir.
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar