Dijital çağda yaşıyoruz; bilgiye ulaşmak kolay, ama hakikati ayırt etmek her zamankinden daha zor. Peki, gerçeklik nedir? Gördüğümüz şeyler mi, inandığımız fikirler mi, yoksa toplumun bize dayattığı kurallar mı?
Platon'un mağara alegorisinden başlayarak, Descartes'ın “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözüne kadar birçok filozof, gerçekliğin doğasını sorguladı. Bugün ise algoritmalar, yapay zekâlar ve sosyal medya filtreleriyle şekillenen bir dünyada bu sorgulama daha da karmaşık hale geldi.
Bu başlık altında tartışmak istiyoruz:
Gerçekliğin ölçütü nedir?
Günümüz insanı kendi hakikatini nasıl inşa ediyor?
Felsefe, bilgi kirliliği çağında nasıl bir rehber olabilir?
Algı mı, akıl mı yoksa duygu mu daha baskın hale geldi?
Sizce hakikat, sadece bir bakış açısı mı, yoksa ulaşılabilir bir mutlak varlık mı?
Gelin, bu modern çağda birlikte düşünelim, birlikte tartışalım.
Platon'un mağara alegorisinden başlayarak, Descartes'ın “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözüne kadar birçok filozof, gerçekliğin doğasını sorguladı. Bugün ise algoritmalar, yapay zekâlar ve sosyal medya filtreleriyle şekillenen bir dünyada bu sorgulama daha da karmaşık hale geldi.
Bu başlık altında tartışmak istiyoruz:
Gerçekliğin ölçütü nedir?
Günümüz insanı kendi hakikatini nasıl inşa ediyor?
Felsefe, bilgi kirliliği çağında nasıl bir rehber olabilir?
Algı mı, akıl mı yoksa duygu mu daha baskın hale geldi?
Sizce hakikat, sadece bir bakış açısı mı, yoksa ulaşılabilir bir mutlak varlık mı?
Gelin, bu modern çağda birlikte düşünelim, birlikte tartışalım.