Bu Siteyi Ziyaret Etmek İçin Lütfen Tarayıcınızda JavaScript'i Etkinleştirin.

İnsanı Tanıma Dersleri | WowTurkey Bilgi Resim Ulaşım Paylaşım Forum Sitesi

İnsanı Tanıma Dersleri

turgutkuzan

Paylaşımcı Üye
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 1

1997 yılında Hakk'ın rahmetine kavuşan, Onkolog Dr. Haluk Nurbaki Sûre-i Yûsufun Yorumu isimli kitabında insanı şu şekilde tanımlar :

1) Hz. Yakub:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Ruh

2) Hz. Yûsuf:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Kalp (Gönül)

3) Züleyha:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Nefs

4) Kıftir (Züleyhanın eşi):
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Dünya

5) Mısır sultanı:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Akıl

6) Bünyamin:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: İman

7) Şarapçı:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: İlim

8 ) Kervancı:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Menfaat

9) Hapishane arkadaşı:
İnsanda tekabül ettiği hususiyet: Mantık

1019) Yûsufun diğer Kardeşleri: Gurur, kin, hisset, meskenet, reyb (şüphe), cebânet, ihtiras, şehvet, seyyâliyet, zulüm.

Yusuf suresinde anlatılan kıssa bu bilgiler göz önünde bulundurularak okunduğunda insanı tanımak kolaylaşmaktadır.

İnsanı DOĞRU tanımak için, NEFS unsurunun afetlerini çok iyi bilmek gerekir.
NEFS unsurunun 19 afeti şunlardır :

1. Cehalet
2. Cimrilik
3. Dedikodu
4. Fitne fesat
5. Haset
6. Hırs ve şehvet
7. İsyan
8. İptilalar
9. Kin ve nefret
10. Kibir
11. Küfür
12. Mürailik
13. Nankörlük
14. Öfke ve gayz
15. Sabırsızlık
16. Vefasızlık
17. Yalan
18. Zan
19. Zulüm

Bu afetlerle mücade edebilmek için ruhumuz şu 19 hasletle donatılmıştır :

1. İlim
2. Cömertlik
3. Ketumiyet
4. Tevhit
5. Edep
6. Kanaat
7. İtaat
8. Faziletler
9. Sevgi
10. Tevazu
11. İman
12. İhlas
13. Şükür
14. Sekinet
15. Sabır
16. Vefa
17. Doğruluk
18. Hakikat
19. Adalet

Her insan, az veya çok nefsin afetlerine ve ruhun hasletlerine sahiptir.

İnsanı tanımak için, bu özellikler hakkında detaylı bilgi sahibi olmamız gerekir.
Bu başlık altında bu özellikler hakkındaki bilgilerimi paylaşmaya çalışacağım, katkıda bulunacak arkadaşlara teşekkür ederim.
 
İnsanı tanıma dersleri - 2

Nefsin afetlerinden: Cehalet (Bilgisizlik)

AHZÂB suresi 72. ayet :

Gerçek şu ki, biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

Rabbimiz, zalim ve cahil olduğumuz için emaneti yüklendiğimizi belirtmektedir.
Bu durumda emaneti hakkıyla gözetebilmek, için ilim sahibi olmamız ve zulmetmememiz gerekir.

FÂTIR suresi 28. ayet :

İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır. Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri titreyerek korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, bağışlayandır.

HUCURÂT suresi 11. ayet :

Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF ve Meksika
İnsanı tanıma dersleri - 3

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Nefsin afetlerinden: Cimrilik

İSRÂ suresi 100. ayet :

De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız." İnsan pek cimridir.

LEYL suresi 8 - 9 - 10 ayetler :

Kim de cimrilik eder, (Allah'ın vereceği karşılıktan) kendini müstağni görürse, ve en güzel olanı yalan sayarsa, biz de ona en zorlu olanı (azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.

TEGÂBUN suresi 16. ayet :

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil tutkularından korunursa; işte onlar, felah bulanlardır.

FURKÂN suresi 67. ayet :

Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur.

AL-İ İMRAN suresi 92. ayet :

Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

Cimrilik, türevi olan "bencil olmak" kavramıyla birlikte düşünüldüğünde daha iyi anlaşılan bir kavramdır.

Aşağıdaki hikayenin konunun önemini anlamamıza katkısı olacağına inanıyorum.

Alıntı

Saygın bir firmada yönetim işe girmek isteyenlere bir soru sormuş ve soruya en uygun cevabı veren kişiyi işe almışlar.
Bu soruda doğru veya yanlış cevap diye bir şey yok sadece düşünce sistemi önemli.

Soru şu:

Karanlık yağmurlu bir gece yağmur yağıyor fırtına var gök gürlüyor ve siz sabaha karşı 02.00' de tek başınıza ıssız bir yolda araba ile gitmektesiniz.
Arabanız iki kişilik.
Biraz ilerde otobüs durağında 3 kişi bekliyor.
Birincisi bir doktor sizi daha önce geçirdiğiniz kalp krizinden kurtarmış.
İkinci kişi çok yaşlı ve hasta neredeyse ölmek üzere olan birisi.
Üçüncüsü hayatınızın rüyası her zaman tanışmak için can attığınız birisi.
Hava gittikçe kötüleşiyor ve arabanızda sadece bir kişiye yer var.

Böyle bir durumda ne yapardınız?

Görüşmecilerden bazılarının cevabı şöyle olmuş:

A. Hasta adamı en yakın hastaneye götürürdüm
B. Doktor daha önce hayatımı kurtardığına göre onu alırdım
C. Manen düşünürsem tabi ki hasta adamı alırdım fakat kendi geleceğim ve hayatım için her zaman tanışmak istediğim hayatımın rüyasını alırdım.

Burada doğru veya yanlış cevap diye bir şey yok sadece her bir kişinin durumu algılayışı ve ele alışı var.

Bu görüşmede cevapların % 90' i "yaşlı adamı alırdım" olmuş olmuş; ama sadece bir kişiyi işe almışlar.

İşe alınan kişinin verdiği cevap :

Arabadan inip anahtarı doktora veririm, doktor benim hayatımı kurtardığı gibi yaşlı kişiyi de hastaneye yetiştirip iyileştirebilir.
Böylece ben de hayatımın insanıyla otobüs durağında baş başa kalıp onu tanıma fırsatını elde edebilirim.


Bencillik, hayatınızın insanıyla baş başa kalma şansınızı elinizden alabilir.

Yukarıdaki hikayeyi hayatımıza uyarlayalım :

- Bizim için doktor kimdir/nedir?
- Bizim için yaşlı ve hasta olan kimdir/nedir?
- Hayatımızın rüyası kimdir/nedir?
- Hayatımızdaki araba nedir?
- Hayatımıza uyguladığımız seçenek hangisidir?
- Hayatımıza uyguladığımız seçeneğin "cimrilik" - "bencillik" olmadığına emin miyiz?
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 4


Nefsin afetlerinden: Dedikodu/Gıybet/İftira

Dedikodu (Türk dil kurumu sözlüğü): Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma, kov, gıybet, kılükal

HUCURÂT suresi 12.ayet :

Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın).
Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.)
Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz.
Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

NİSÂ suresi 112. ayet :

Kim bir hata veya günah kazanır da sonra bunu bir suçsuza yüklerse, gerçekten o, böyle bir yalan (bühtan)ı ve apaçık bir günahı yüklenmiştir.

Hadis :

4291 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?"
"Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine:
"Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:
"Ya benim söylediğim anda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."
(Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).)

Bir sözün dedikodu olup olmadığını anlamak için Sokrates'in üç filtre testini uygulayabiliriz.
Bilmeyenler için testi bir kez daha yazalım :

SOKRATES'İN ÜÇ FİLTRE TESTİ
Bir gün bir tanıdık, büyük filozofa rastladı ve dedi ki;

-Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?

-Bir dakika bekle diye cevap verdi Sokrat.
-Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna "Üçlü Filtre Testi" deniyor.

-Üçlü Filtre?

-Doğru, diye devam etti Sokrat.

-Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir.

-Birinci filtre ''Gerçek Filtresi'' Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek oldugundan eminmisin?
-Hayır, dedi adam '' Aslında bunu sadece duydum ve ....
-Tamam, dedi Sokrat. Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını da bilmiyorsun.

-Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, ''İyilik Filtresi'' Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?
-Hayır, tam tersi...

-Öyleyse, diye devam etti Sokrat. Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.

-"İşe Yararlılık Filtresi'' Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim de işime yarar mı?
-Hayır, gerçekten değil.


-İyi, diye tamamladı Sokrat. Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı değilse bana niye söyleyesin ki ?
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 5


Nefsin afetlerinden: Fitne fesat

Fitne : Karışıklık, kargaşa
Fesat :
1) Bozukluk
2) Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk
3) Hile
4) Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan (kimse)
5) Karıştırıcı, ara bozucu (kimse)

ENFÂL suresi 73. ayet :

İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.

BAKARA suresi 11. ayet :

Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.

ÂLİ İMRÂN suresi 7. ayet :

Sana Kitabı indiren O'dur.
O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir.
Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar.
Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler.
Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez.
Hadis:
4729 - Ma'kıl İbnu Yesar anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Herc (fitne) zamanında ibadet, tıpkı bana hicret gibidir."
(Müslim, Fiten 130, (2948); Tirmizi, Fiten 31, (2202).)

Enfal suresi 73. ayette fitne ve fesatın yaygınlaşmaması için insanların birbirine yardımcı olması gerektiği AÇIKCA belirtilmiştir.
Aşağıdaki menkıbe bu hususun öneminin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır:

Hz. Ali'nin halifeliği sırasında, Hz. Osman'ın şehid edilmesiyle sonuçlanan fitne, fesad daha da arttı.
Bu durumdan üzülen, şikayetçi olan bir mümin Hz. Ali'ye gelip sordu:
- Ya Ali neden Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında meydana gelmeyen bu olaylar senin zamanında meydana geliyor, müminler birbirine düşüyor?
Hz. Ali cevap verdi:
- Hz. Ebû Bekir ve Ömer zamanında biz vardık, ama bizim zamanımızda onlar yok. (Biz Hz. Ebu Bekir ve ve Hz. Ömer'e yardım ediyorduk, bize yardım eden kimse yok.)
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 6

Nefsin afetlerinden: İsyan

İsyan: Başkaldırı


Hucurat suresi 7. ayet :

Ve bilin ki Allah'ın Resûlü içinizdedir.
Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz.
Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı ve size inkârı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi.
İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır.

NİSA suresi 14. ayet :

Kim Allah'a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır.

EN'AM suresi 15. ayet :

De ki: "Şüphesiz ben, Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından korkarım."

TAHRİM suresi 6. ayet :

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.

Hadis :

Resûlu`llah Salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
Ey Ashâb`ım! Vâlilerinizin, kumandanlarınızın emirlerini dinleyiniz ve onlara itâ`at ediniz; üzerinize ta`yîn olunan vâli, başı Siyah kuru üzüm gibi saçlı Habeşî bir köle olsa bile.
(Buhari, KİTÂBÜ`L-AHKÂM)
BEN AĞLAMAYAYIM DA KİM AĞLASIN?

Mehmet Âkif bir yaşlı zâtı anlatıyor:
Sultan Ahmet Camiî'ne gidiyorum her sabah..
Ne kadar erken gidersem gideyim mihrabın bir kenarında..
Saçı sakalı bembeyaz olmuş ihtiyar bir adam ümitsizce bedbîn durmadan ağlıyor..
O kadar ağlıyor ki ağlamadığı tek dakikayı yakalayamadım.
Nihayet bir gün yanına sokuldum.
Muhterem dedim Ah Efendim dedim Allah'ın rahmetinden bir insan bu kadar ümitsiz olur mu?
Niye bu kadar ağlıyorsun?
Bana "Beni konuşturma" dedi "kalbim duracak".
Ben çok ısrar edince ağlıya ağlıya anlattı.
Dedi ki : "Ben Abdulhamit Cennet mekânın devrinde bir binbaşıydım orduda.
Bir birliğim vardı benim de.
Annem babam vefat edince servetimiz vardı.
Payimâr olmasın diye sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim.
Dedim ki annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımız filan yerdeki gayri menkullerimiz... Bunlara nezaret edecek bir nezaretçiye ihtiyaç vardır.
İstifam kabul buyurulursa istifa etmek istiyorum.
Biraz sonra bana doğrudan doğruya hünkârdan bir yazı geldi
İstifan kabul edilmedi.
Öyle anlaşılıyor ki istifa dilekçem padişaha gönderilmişti.
Ben bir daha dilekçe verdim; yine aynı cevap geldi.
Bizzat çıkayım huzuruna şifâhî olarak görüşeyim bu celâdetli padişah cidden çok celadetli (yiğitlik kuvvet ve şiddet).
Ben yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldım.
Tuhaf gelir size nasıl sen kaldın diyeceksiniz?
Yaşlı yaveriyle uzun zaman bir yerde kaldım
Abulhamit faytonda giderken faytonun sağındaki solundaki nefes almaya bile korkarlardı derdi.
Medet Efendi. Allah rahmet etsin evliyaullahtan bir zâttı.
Ben bizzat o celâdetli haşmetli padişahın huzuruna çıktım.
Hünkârım dedim. İstifamın kabulünü rica edeceğim dedim.
Durumumuz budur dedim.
Derin derin biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyordu yüzünün halinden belliydi.
Israrıma da dayanamadı öfkeli bir edayla elinin tersiyle beni iter gibi
"Haydi istifa ettirdik" dedi seni.
Ben döndüm sevinerek geldim işimin başına.
Gece âlem-i manada orduların teftiş edildiğini gördüm.
Gördüm ki son savaşı vermek üzere şarkında ve garbında savaşan orduları bizzat Rasul-i Ekrem teftiş ediyor.
Efendimiz (SAV) yıldızın önünde duruyordu.
Bütün Türk ordusu Aleyhissalatu Vesselam'a teftiş veriyordu.
Osmanlı padişahlarının ileri gelenleri vardı.
Abdulhamit'de edeble kemerbeste-i ubudiyetle kâinatın Fahr'ının arkasında duruyordu.
Bütün ordular geçti. Derken benim birlik geldi; başında kumandanı olmadığı için darma dağındı.
Efendimiz döndü Abdulhamit'e dedi ki "Abdulhamit! Nerede bu ordunun kumandanı?"
Abdulhamit Han "Ya Rasulallah! çok istedi ısrar etti istifa ettirdik.".
Efendimiz
"Senin istifa ettirdiğini biz de istifa ettirdik"
buyurdu.

Ben ağlamayayım da kim ağlasın !?.."(Bayram TOSUN)
KAYNAK: Yeni Osmanlılar Derneği Web Sayfası
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 7


Nefsin afetlerinden: İptilalar

İptila :
Düşkünlük, tiryakilik

Maide Suresi 90. ayet :

Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.

Hadis :

"Bir şeyin çok miktarda alınması insana sarhoşluk veriyorsa, onun azı da haramdır." (Ebû Dâvud, Sünen, c.II, s.294; Tirmizî, Eşribe 3)

"Her sarhoşluk veren şey hamrdır ve sarhoşluk veren her şey haramdır." (Buhâri, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73)

ALLAH'ın Evi...

Osmanlı Sultanlarından Yıldırım Beyazıd, Osmanlı imparatorluğunun merkezi olan Bursa'da bir cami yaptırmıştı.
Caminin inşaatı tamamlandıktan sonra o zamanın mânevi büyüklerinden Emir Sultan Hazretlerini de yanına alarak camiyi gezdi.
C aminin yapılışını kendisi beğenen Yıldırım, yanında bulunan Emir Sultan Hazretlerine:
Nasıl cami güzel olmuş mu, beğendin mi? diye sordu. Bazı rivayetlere göre içki içtiği bildirilen Yıldırım'a
Emir Sultan Hazretleri:
- Sultanım, cami çok güzel olmuş. Lâkin bir eksikliği var.. O da bir köşesine bir meyhane yaptırmayı unutmuşsunuz, dedi.
Padişah Yıldırım, bu sözlere sinirlenmişti. Hiddetle.:
- Ne demek! Hiç Allah'ın evinde meyhane olur mu? diye gürledi.
Çünkü Yıldırım Beyazıd, kendisinin içki içtiğini kimsenin bilmediğini sanıyordu...
Mânevi Sultanların her şeyden haberdar olacağını hiç düşünmemişti.
Emir Sultan Hazretleri:
- Allah'ın asıl evi, insanın kalbidir. Sen kendi yaptığın bir yapıya içkiyi koymak istemiyorsun da nasıl Allah'ın (C .C .) yapısı olan kalbe o haram şeyi koyabiliyorsun?
buyurunca Yıldırım Han hatasını anlayarak bir daha içki sofrası hazırlatmadı, içki de içmedi.

Yıldırım Beyazıd'ın yaptırdığı cami Bursa'daki Ulu Camidir.

NOT: Bazı tarihçiler bu kıssa ile, Sultan Yıldırım Han'ın içki içtiğine kaail olmuşlardır.
Halbuki Emir Sultan Hazretlerinin sözünde içki ithamının Yıldırım Han'a olduğunda sarahat yoktur.
Böyle bir mana çıkarmak sui zandır.

Bizim kanaatimize göre, o günlerde Osmanlı sarayına sızan bazı kötü niyetli İran menşeli kişilerin sarayda içki ve sefahat alemi düzenlediklerini ve bunlardan Sultan olarak haberi olmadığı için Yıldırım'a bir ikaz ve haber verme vardır.
Hoca Sadettin Efendinin Meşhur Tacütteravih kitabında bu manada belge mevcuttur. Dileyen bakabilir. (A.D.)
Kaynak:Hikaye-Öykü-Masal Arşivi
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF ve Meksika
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 8

Nefsin afetlerinden: Kin ve nefret

Maide suresi 91. ayet :

Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?

Haşr suresi 10. ayet :

Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin."

İsra suresi 41. ayet :

Biz, bu Kur'ân'da akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde (ikaz ve ihtarı) açıkladık. Fakat bu açıklamalar ancak onların nefretini artırmıştır.

Hadis :

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Hediyeleşin, zira hediye, kalpteki kuşkuları (kin ve nefreti) giderir. Komşu kadın, komşusu kadından gelen (hediyeyi) hakir görmesin, bir koyun paçası olsa bile."

Tirmizî, Vela ve'l-Hibe 6, (2131).

Ebû Hüreyre radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Birbirinizle hasetleşmeyiniz. Almayacağınız bir malın fiyatını müşteri kızıştırmak için artırmayınız. Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz.
Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz. Birinizin satışı üzerine başka biriniz satış yapmasın.
Ey Allahın kulları, böylelikle kardeş olunuz. Müslüman, müslümanın kardeşidir.
Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, yardımı kesmez ve onu hakir görmez.
Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki Takvâ buradadır.
Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter.
Her müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka müslümana haramdır.
Müslim, Birr 32. Ayrıca bk. Buhârî, Edeb 57; Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5 (Müslim rivayeti dışındakiler, Enes İbni Mâlikten gelmiştir)

Hikaye

Annemin sadece bir gözü vardı. Öteki gözü çukurdu, yani yeri boştu.
Ondan nefret ediyordum. Çünkü bu durum beni arkadaşlarımın arasında utandırıyordu.
Babam, ben daha küçükken bir kazada öldüğünden, ailemizi geçindirmek de anneme kalmıştı. Bunun için okulda aşçılık yapıyordu.
İlk okulda iken bir gün annem bana "merhaba" demeye gelmişti. Sanki, yerin dibine geçmiştim. Bunu bana nasıl yapabilirdi.?
Onu görmezden geldim, ona nefretle bakarak oradan kaçtım...
Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım bana, "..Senin annenin sadece bir gözü var. Diğeri ne biçim.!" Dedi. Diğerleri de gülüşüyorlardı.
O anda yerin dibine girmek ve de annemin ortadan kaybolmasını istedim.
Bu yüzden, o gün onunla karşılaşınca dedim ki:
-"Beni gülünç duruma düşüreceğine, ölsen daha iyi!.."
Annem karşılık vermedi. Sadece, tek gözüyle bana biraz baktı ve uzaklaştı gitti...
Dediklerim hakkında bir saniye bile düşünmemiştim, çünkü çok kızmıştım. Onun duyguları beni hiç ilgilendirmiyordu.
Onu evde istemiyordum ama ev onun üzerineydi...
Çok çalıştım, kendime yeter oldum, sonunda Singapur'a okumaya gittim.
Bir süre sonra da evlendim. Birikimime borç ekleyerek kendime bir ev aldım.
Daha sonra çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum. Annemi unutmuştum...
...................
Bir gün annem bizi ziyarete gelmişti. Öyle ya, kaç yıldır beni görmemişti.
Kapıya gelince, çocuklarım tek gözlü birini görünce birden korktular, sonrada güldüler.
"Babaanneniz" diyemedim. İçeri girince ilk fırsatta ona:
-"Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin.? Buradan hemen git.!" Dedim.
Bu çıkışıma annem kısık bir sesle:
-"Kusura bakmayın, ben yanlış adrese geldim galiba.!" Dedi ve çıktı-gitti...
...................
Aradan yine uzun bir zaman geçmişti.
Bir gün "mezunlar toplantısı" için okulumdan bir mektup aldım.
Karıma; "..iş seyahatine gidiyorum" diye bahane uydurdum.
Mezunlar toplantısından sonra, birden aklıma düştü. 'Sadece meraktan' eski evime gittim.
Eski komşularımıza sorduğumda, "annemin öldüğünü" söylediler.
Önce biraz sevinç duyar gibi oldum ama içimde bir burukluk ve sızı hissettim.
Ben şaşkınca beklerken, "bana verilsin diye annemin bir mektup bıraktığını" söylediler.
Açtım ve okumaya başladım:
-En sevgili oğlum... Her zaman seni düşündüm.
Singapur'a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzüldüm...
Mezunlar gününde geleceksin diye çok sevindim ve bekledim.
Ama; "seni görmek için yataktan kalkabilir miyim" diye çok düşündüm...
Seni büyütürken, 'tek gözümle' sürekli bir utanç kaynağı olduğum için de üzgünüm...
Biliyor musun biricik oğlum.?
Sen küçücükken, babanla birlikte bir kaza geçirmiştin. Baban öldü fakat sen, bir gözünü kaybetmiştin.
Bir anne olarak, senin tek bir gözle büyümene dayanamazdım...
Bu yüzden, babandan kalan tarlayı satarak, ameliyat masraflarına yatırdım.
İşte, şimdi o yeri boş olan gözüm var ya, onu sana vermiştim. Nakil çok başarılı geçmişti, hiç fark edilmiyordu.
"O gözle, biricik oğlum görüyor ya..." diye çok mutlu oluyordum. Ana yüreği ya oğul, sana "sen benim gözümle görüyorsun" diyemedim...

Başarılarından dolayı seninle o kadar gurur duyuyordum ki, bu bana yetiyordu.

Her şeye rağmen, sen benim oğlumsun...
Bütün sevgilerimle... Annen.
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 9

Nefsin afetlerinden: Haset

Haset: Kıskançlık, çekememezlik

NİSA suresi 128. ayet :

Eğer bir kadın, kocasının nüşuzundan veya ondan yüz çevirip uzaklaşmasından korkarsa, barış ile aralarını bulup düzeltmekte ikisi için sakınca yoktur.
Barış daha hayırlıdır.
Nefisler ise 'kıskançlığa ve bencil tutkulara' hazır (elverişli) kılınmıştır.
Eğer iyilik yapar ve sakınırsanız, şüphesiz, Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

Bakara suresi 109. ayet :

Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi inkâra döndürmek arzusunu duydular.
Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara ne sözle, ne de eylemle) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir.

BAKARA suresi 213. ayet :

İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi.
Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı olan 'azgınlık ve kıskançlıkları' yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir.
Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kimi dilerse onu doğruya yöneltir.

Hadis :

Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun.
Bir Müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
(Buhârî, Edeb, 57, 58. )

Bütün insanlar hasetçidir. Ancak diliyle onu ifade ve eliyle de gereğini yapmadıkça, haset hasetçiye zarar vermez. (Camiü's-Sağir, Hadis no: 6291)

İhtiyaç duyduğunuz bir şeyi gerçekleştirirken, onu gizli tutmakla yardım isteyiniz. Çünkü her niyet sahibine haset edilir. (Camiü's-Sağir, Hadis no: 985)

Hikaye :

Bir zamanlar ayaklarının kırkını da çok iyi kullanarak müthiş dans eden bir kırkayak varmış.
Ormandaki tüm hayvanlar bu kırkayağın dansını izlemeye gelirler ve her seferinde ona hayran kalırlarmış.
Fakat bu kırkayağın dans edişini çekemeyen hayvanlar da varmış. Kurbağa da bunlardan biriymiş.

Ne yapsam ne etsem de kırkayağın böyle dans etmesini engellesem diye düşünür dururmuş.
"sen hiç güzel dans etmiyorsun" dese olmayacak, "ben daha iyi dans ediyorum" dese yine olmayacak.
Düşünmüş taşınmış sonunda çok iyi bir plan hazırlamış kurbağa.

Kurbağa, kırkayağa bir mektup yazmış.
- "Eşsiz dans eden saygıdeğer kırkayak kardeşim. Sizin benzersiz danslarınızın sonsuz bir hayranıyım.
İzin verirseniz size birkaç sorum olacak.
Böyle güzel dans etmeyi nasıl beceriyorsunuz?
Acaba ilk olarak 12. sol ayağınızı, sonra 21. sağ ayağınızı öne atarak dansa başlıyor, sonra 13. sağ ayağınızı hafifçe kaldırıp 39. sol ayağınızı arkaya mı atıyorsunuz?
cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
İMZA: Sonsuz hayranınız Kurbağa..."

Kırkayak mektubu alır almaz nasıl dans ettiğini düşünmeye başlamış.
Önce hangi ayağını atıyor, sonra hangi ayağını kaldırıyor.
Ve sonunda ne olmuş? Kırkayak dans etmeyi bırakmış, artık dans edememiş...
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
  • #10
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 10

Nefsin afetlerinden: Kibir

Kibir: Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur

Araf suresi 40. ayet :

Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkârları işte böyle cezalandırırız.

MÜ'MİN suresi 60. ayet :

Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.

Hadis :

Abdullah İbni Mesûd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.
Sahâbînin biri:
- İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince şunları söyledi:
- Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.
Müslim, Îmân 147. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 26; Tirmizî, Birr 61
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
  • #11
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 11

Hayırlı günler dilerim.

Nefsin afetlerinden: Küfür

Küfür :

1. Sövme, sövmek için söylenen söz, sövgü
2. Tanrı'nın varlığı ve birliği gibi dinin temellerinden sayılan inançları inkâr etme

Al-i İmran suresi 176. ayet :

Küfürde 'büyük çaba harcayanlar' seni üzmesin.
Çünkü onlar, Allah'a hiç bir şeyle zarar veremezler.
Allah, onları ahirette pay sahibi kılmamayı ister.
Onlar için büyük bir azab vardır.

Hadis :

Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Bir kimse diğer bir kimseyi fıskla veya küfürle itham etmesin. Aksi taktirde, itham edilen arkadaşında bunlar yoksa, kelime kendine dönderilir."
Buhârî, Edeb 44.

Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi:
Gerçekten kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terketmek vardır buyururken işittim.
Müslim, Îmân 134. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 9; İbni Mâce, İkâmet 17

İbni Mes'ûd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Müslümana sövmek fâsıklık, onunla savaşmak küfürdür."
Buhârî, Îmân 36, Edeb 44, Fiten 8; Müslim, Îmân 116. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 51, Îmân 15; Nesâî, Tahrîm 27; İbni Mâce, Mukaddime, 7, 9, Fiten 4

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Nesebe dil uzatmak ve yüksek sesle ölüye ağlamak, halk arasında yerleşmiş küfür niteliği taşıyan iki huydur."
Buhârî, Menâkıbü'l-ensâr 23; Müslim, Îmân 121, Cenâiz 29. Ayrıca bk. Tirmizî, Cenâiz 23

KÂFİR Mİ MÜMİN Mİ?

İmam-ı Azam'ın da bulunduğu bir mecliste birisi şöyle bir soru sordu:
"Bir adam ki, cenneti istemez,
cehennemden korkmaz,
ölü eti yer,
ruküsüz secdesiz namaz kılar,
görmediğine şahitlik eder,
fitneyi sever, hakkı istemez,
bu adam kafir midir, mümin mi?"
Mecliste bulunanlar ağız birliği etmişçesine "Bunlar kafirin sıfatlarıdır, böyle bir adam kafirin ta kendisidir." dediler.
İmam-ı Azam susuyordu:
"Ya imam sen ne dersin?" dediler.
İmam-ı Azam, "Bunlar müminin sıfatıdır, böyle biri müminin ta kendisidir" dedi.
itiraz ettiler:
"Ya imam nasıl olur, mümin cenneti istemez mi, cehennemden korkmaz mı?.." diye.
İmam tek tek açıkladı:
"Gerçek (bilinçli) mümin cenneti istemez, sahibini (Allah'ı) ister,
cehennemden korkmaz, sahibinden korkar,
ölü eti dediğiniz balıktır,
görmediğine şahitlik eder, çünkü Allah'ı görmez ama kesin inanır,
rükusuz secdesiz kıldığı namaz cenaze namazıdır,
fitneyi sever, çünkü fitneden maksat mal ve evladdır,
(Kur'an'da mal ve evladın müminler için fitne -imtihan- olduğu belirtilmiştir);
hakkı istemez, çünkü haktan kasıt ölümdür, mümin de olsa ölümü temenni etmez."
 
  • Beğen
Tepkiler: yuSuF
  • #12
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 12

Nefsin afetlerinden: Mürailik

Mürailik: İkiyüzlülük

Nisa suresi 38. Ayet
Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah'a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o.

Nisa suresi 142. Ayet

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı ancak çok az anarlar.

Enfal suresi 47. ayet

Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah'ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır.


Hadis :

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Siz insanları madenler (gibi cins cins) bulursunuz.
Onların Câhiliye döneminde hayırlı ve değerli olanları, şayet dini hükümleri iyice hazmederlerse İslâmiyet devrinde de hayırlıdırlar.
Siz yine en hayırlı kişileri, yöneticilik işinden hiç hoşlanmayanlar olarak bulursunuz.
Siz, en kötü kişileri de ikiyüzlüler olarak bulursunuz ki onlar, birilerine bir yüzle diğerlerine bir başka yüzle gider gelirler."
Buhârî, Menâkıb 1; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 199

Muhammed İbni Zeyd'den nakledildiğine göre bazı kişiler, dedesi Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ'ya gelip:
- Biz idarecilerimizin yanına girer ve onlara karşı, oradan çıktığımız zaman söylediklerimizin tam tersi sözler söyleriz, dediler. Bunun üzerine Abdullah İbni Ömer:
- Bu sizin yaptığınızı biz, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında iki yüzlülük sayardık, cevabını verdi.
Buhârî, Ahkâm 27

İki köle

Bir gün padişah iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü inci dişli biriydi, nefesi gül gibi kokuyordu. Diğeri oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı kokuyordu.
Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan köleyi yanına çağırdı. Kendini çok beğendiğini fakat arkadaşının kendisi hakkında çok kötü şeyler söylediğini belirterek, onun da arkadaşının kötü huylarını söylemesini istedi. Fakat köle arkadaşına toz kondurmadı hep onu övücü sözler söyledi. Padişah ne yaptıysa bir türlü o köleye arkadaşı hakkında kötü bir söz söyletemedi.
Nihayet ikinci köle hamamdan geldi. Padişah onu da sınamak için huzuruna çağırdı. Onu övücü sözler söyledi.
- "Sıhhatler olsun ne kadar zarif ve latif olmuşsun. Keşke öbür kölenin sayıp döktüğü kötü huyların da olmasa ne olurdu." dedi ve onu da diğer köle gibi denemek istedi.
Bunun üzerine köle kızdı, köpürdü ve arkadaşı hakkında kötü şeyler sayıp dökmeye başladı.
Biraz konuştuktan, arkadaşının kötülüklerinden bahsettikten sonra padişah onu susturdu:
- "Yeter artık ikinizin de özünü, aslını anladım, onun ağzı kokuyor, senin ise için kokmuş, bundan sonra sen o doğru sözlü ve güzel huylu kölenin emrindesin haydi git." dedi.
 
  • #13
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 13

Nefsin afetlerinden: Nankörlük

Nankör : İyilik bilmez

Hacc suresi 66. ayet :

Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan pek nankördür.

TEVBE suresi 80. ayet :

Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme.
Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz.
Bu, gerçekten onların Allah'a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır.

Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez.

HUD suresi 9. ayet :

Andolsun, biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.

İBRAHİM suresi 7. ayet :

"Rabbiniz şöyle buyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir."

İBRAHİM suresi 34. ayet :

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

İSRA suresi 27. ayet :

Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.

ADİYAT suresi 6. ayet :

Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür.

ABESE suresi 17. ayet :

Kahrolası insan, ne kadar nankördür.

Hadis :

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- diğer bir hadîslerinde şöyle buyurmuştur:
Başına bir musîbet geldi diye hiçbiriniz ölümü temennî etmesin.
Mutlaka böyle bir şey temennî etmek zorunda kalırsa:
«Allâh ım, benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat, hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür.» desin.
(Buhârî, Merdâ, 19; Deavât, 30; Müslim, Zikir, 10, 13)

Hikâye

Kör bir genç vardı.
Göremediği için hiçbir şeyi sevmez hiç kimseden hazzetmezdi.
Herkesten ve her şeyden nefret ediyordu. Ama sevdiği kız hariç.
Bir gün eğer dünyayı görebilseydi onunla evlenmeyi kabul edeceğini söyledi..
Kız da bu itirafın kendisini çok mutlu ettiğini söyledi..
Günlerden bir gün kader adamın yüzüne güldü ve birisi ona bir çift gözünü bağışladı..
Sonra genç herşeyi görmeye başladı..
Ağaçları, çiçekleri kısaca artık dünyayı görüyordu. Hatta sevdiği kızı bile.
Kız ona sordu:
- Artık her şeyi görüyorsun, söylediğin gibi benimle evlenecek misin?
Genç şoktaydı.. Kızı gördüğünde dona kalmıştı. Çünkü kız kördü..
- Çok özür dilerim dedi genç: seninle evlenemem çünkü körsün.dedi.
Kız çok üzüldü ve ağlayarak oradan uzaklaşmaya başladı.
Biraz gidince geriye döndü ve gence şunu söyledi:
- LÜTFEN SADECE GÖZLERİME İYİ BAK.
 
  • #14
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 14


Nefsin afetlerinden: Öfke ve gayz

Öfke: Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap

Gayz: Öfke, hınç

Ali İmran suresi 119. ayet :

Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler.
Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar.
De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

ZÜMER suresi 45. ayet :

Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar.

Hadis :

Ebû Hüreyre radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.
Buhârî, Edeb 102; Müslim, Birr 106-108

Süleyman İbni Surad radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellemin yanında oturuyordum.
İki kişi birbirine sövüp duruyordu.
Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş, boyun damarları şişmiş, dışarı fırlamıştı.
Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Ben bir söz biliyorum, eğer bu kişi onu söylerse, üzerindeki bu kızgınlık hali geçer.
Eğer o, "Eûzü billâhi mine'ş-şeytânirracîm = İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım" derse, üzerindeki hâl kaybolur."
Oradakiler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in ona "İlâhî rahmetten kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!" tavsiyesinde bulunduğunu ilettiler.
Buhârî, Bed-ül-halk 11, Edeb 44, 76; Müslim, Birr 109

Muâz İbni Enes radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Gereğini yapmaya gücü yettiği halde öfkesini yenen kimseyi Allah, Kıyamet günü herkesin gözü önünde çağırır, hûriler arasından dilediğini seçmekte serbest bırakır."
Ebû Dâvûd, Edeb 3 ; Tirmizî, Birr 74; Kıyâmet 48. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 18


Şeyhin İki Kölesi

Padişahın birinin çok sevdiği bir âlim vardı.
Padişah bu âlime çok saygı duyar, arada onun nasihatlerini dinlemek için yanına giderdi.
Ondan dünyaya ve ahirete ait bilgiler alırdı.
Birgün bu alimin yanına giden padişah, onun nasihatinin etkisinde kaldı ve şeyhin dünyalık ihtiyacını gidermek isteyerek:
- "Ey şeyhim! Dile benden ne dilersen" dedi.
Şeyh, padişahın bu isteğine cevap vermeyince, padişah ısrar etti. Padişahın bu ısrarına kızan şeyh:
- "Ey dünya padişahı! Bana böyle bir teklifte bulunmaya utanmıyor musun? Bundan vazgeç.
Benim hakir ve zelil olan iki kölem vardır ki, onlar sana hâkim ve âmirdir. Sen onlardan emir almaktasın." deyince, padişah şaşırdı ve:
- "O iki zelil köle de kimlerdir ki, onların bana hâkim ve amir olmaları benim için zillettir" diye şeyhe sordu.
Şeyh:
- "Biri gazap (öfke), diğeri ise şehvet (kötülüğe ilgi) dir." cevabını verdi.
 
  • #15
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 15


Nefsin afetlerinden: Sabırsızlık

Sabır :
1. Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç
2. Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme

İsra suresi 11. ayet :

İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir.

BAKARA suresi 155. ayet :

Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.

İNSAN suresi 24. ayet :

Öyleyse, Rabbinin hükmüne sabır göster. Onlardan günahkar veya nankör olana itaat etme.

Hadis :

Ebû Saîd Sad İbni Mâlik İbni Sinân el-Hudrî radıyallahu anhümâdan nakledildiğine göre,
Medineli Müslümanlardan bir kısmı Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem’den bir şeyler istediler.
O da verdi. Sonra yine istediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, elindekiler bitinceye kadar verdi.
Verebileceği şeyler tükenince onlara şöyle hitab etti:
Yanımda bir şeyler olsaydı, onları sizden esirgemez, verirdim.
Kim dilenmekten çekinir, iffetli davranırsa, Allah onun iffetini arttırır.
Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır.
Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir.
Hiç bir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lutufta bulunulmamıştır.
Buhârî, Zekât 50, Rikak 20; Müslim, Zekât 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28; Tirmizî, Birr 77; Nesâî, Zekât 85

Küçük çocuk

10 yaşında bir çocuk pastaneye girdi.
Garson kız yanına geldi...
Çocuk sordu:
- Çikolatalı pasta kaç lira?
- 50 cent...
Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
- Peki dondurma ne kadar?
- 35 cent, dedi garson kız sabırsızlıkla...
Dükkanda yığınla müşteri vardı ve kız hepsine tek başına koşuşturuyordu.
Bu çocukla daha ne kadar vakit geçirebilirdi ki...
Çocuk parasını bir daha saydı ve:
- Bir dondurma alabilir miyim lütfen, dedi.
Kız dondurmayı getirdi.
Fişi tabağın kenarına koydu ve öteki masaya koştu.
Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi.
Garson kız masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu birden...
Masayı sanki akan yaşlar temizleyecekti.
Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı 15 cent duruyordu..
 
  • Beğen
Tepkiler: WowTurkey
  • #16
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

İnsanı tanıma dersleri - 16

Nefsin afetlerinden: Hırs ve şehvet

Hırs :
1. Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku
2. Öfke, kızgınlık

Şehvet : Aşırı istek

Mearic suresi 19. ayet :

Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.

Nisa suresi 27. ayet :

Allah sizin tövbenizi kabul etmek ister; şehvetlerine uyanlar (kötü arzuların esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler.

Hadis :

1638 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki:
"Âdemoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs".
(Buharî, Rikâk 5; Müslim, Zekât 115, (1047); Tirmizî, Zühd 28. (2340), : İbnu Mâce, Zühd 27, (4234).

1639 - Ka'b İbnu Mâlik (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resulûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan daha fazla değildir."
Tirmizî, Zühd, 43, (2377).

İyilik perisi

İkisi de 60 yaşında olan ve 40 yıllık evli bir çift evlilik yıldönümlerini kutluyorlarmış, tam o sırada bir iyilik perisi gelmiş, bu kadar sevecen bir çift oldukları için, her ikisine de birer dilek tutma hakkı vermiş:
Önce kadına sormuş, kadın kocasıyla birlikte romantik bir tatile gitmek istemiş, peri sihirli değneğini sallamış ve boom!...biletler kadının elinde..
Sıra kocaya gelmiş, koca, "dürüst olmak gerekirse, benden 30 yaş küçük bir eş isterdim"..demiş
Peri sihirli değneğini sallamış ve boom!...
Adam tam 90 yaşına gelmiş!...
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Benzer konular Forum Tarih
turgutkuzan Diğer Konular 0 66

Benzer konular