Kocaeli Hereke

Kocaelispor41

Paylaşımcı Üye
HEREKE

Kocaeli ilinin Körfez ilçesine bağlı bir yerleşim olup, içerisinde dünü ve bugüne ait birçok güzelliği barındıran, sanayi tarihinde ve kültürümüzde de önemli yeri bulunan bir beldemizdir. Hereke denince ilk akla gelen dünyaca ünlü, görkemli saraylarda yer edinen, ülkemize de bu alanda saygınlık kazandıran ipek dokuma hereke halısıdır.
1843 yılında, Osmanlı imparatorluğunun ilk halı ve ipekli dokuma fabrikası, Fabrika-i Humayun Hereke’ de kurulmuştur. Limanları ve sanayisi ile de Hereke, dünyaya açılan bir kapıdır. Hereke Kocaeli Üniversitesinin yerleşkelerinin bulunduğu bir eğitim ve kültür merkezi olup, aynı zamanda doğal güzellikleriyle ve sahiliyle de dikkat çeken bir beldemizdir.
Hereke, Roma imparatorluğu döneminde, imparator Constantinus’un annesi Helen’in burayı beğenip, yerleşke olarak seçmesi ile önemli bir sayfiye yeri haline gelmiştir ve imparator Constantinus’un 337 yılında Hereke de ölmesi de bu bilgiyi doğrulamaktadır.
Roma imparatorluğu IV. yüzyıl döneminde ikiye bölünmüş, Hereke Doğu Roma İmparatorluğu sınırlarında kalmış ve sınır karakolu kimliği kazanmıştır. Eski adı Ancryon olan Hereke, şu anki adını imparator Heraklios’tan almıştır.

HEREKE KALESİ: İzmit’in fethi sırasında, buradan kaçanlar Hereke kalesine sığınarak, kaleyi tahkim etmiş ve teslim olunmasını engellemişlerdir. Bunu haber alan Orhan Gazi, Ali Bey’i başbuğ olarak görevlendirip Hereke üzerine göndermiştir. Ali Bey kuşatma esnasında aldığı ok darbesiyle bir gözünü kaybetmesine rağmen cesaretini kaybetmemiş ve kısa süre sonra 640’lı yıllarda yapılan kaleyi teslim almıştır. (1326) Hereke kalesinin fethi İzmit bölgesinin fetihlerinin tamamlayıcısı olmuştur ve böylece Osmanlı beyliğin bağlanmıştır. Hereke Sultan II. Beyazıt döneminde büyük bir deprem yaşar. Deprem 45 gün devam eder ve bu depremde Hereke Kales tamamen ortadan kalkar. Bu deprem sonrasında Hereke halkı uzun süre kendini toparlayamaz ve dokumacılıkta da bir süre durağanlık yaşar. Doğu Roma imparatorluğu döneminde, 640’lı yıllarda yapıldığı sanılan Hereke Kalesinin, geçtiğimiz yıllarda yeniden restorasyon çalışmaları yapılmış ve en iyi proje ödülünün sahibi olmuştur. Evliya Çelebi’nin Seyehatnamesi’nde de bahsedilen 1400 yıllık tarihi olan kalenin, restorasyon çalışması tamamlanmıştır.

HEREKE FABRİKA-İ HÜMAYUN: XIX. Yüzyıl ortası Hereke tarihi ve Osmanlı sanayi tarihi için önemli bir başlangıçtır. 1843 yılında İzmit Çuha fabrikasının yapımı için görevlendirilen Ohannes ve Bogos Dadyan kardeşler bir yemek molasında Hereke’nin doğal güzelliklerinden etkilenir ve kendi adlarına bir dokuma fabrikası kurmak isterler. Dadyan kardeşler, dönemin en yetkili paşalarından Rıza Paşa’nın onayı ile imparatorluğun ilk özel dokuma fabrikası kurulur ve 50 pamuklu, 25 ipekli canfes tezgahtan oluşan fabrika üretime başlar.
1843’ de Osmanlı padişahı olan Abdülmecit Han fabrikanın kurulduğundan haberdar olur ve hiç hoşnut olmaz bu durumdan. Fabrika açıldıktan 2 yıl sonra Abdülmecit Han, Rıza Paşaya deniz yoluyla İzmit’e gitmek istediğini söyler. Rıza Paşa oldukça zeki biri ve Abdülmecit’in fabrikanın kurulmasından dolayı hoşnutsuzluğunu anlar, birlikte yola çıkarlar. Hereke’ de fabrikanın önünden geçerken hiç bilmiyormuş gibi fabrika binasını göstererek ‘Paşa bu bina nedir?’ diye sorar Abdülmecit Han. Paşa kıvrak zekalıcevap verir. ’Sultanım size bir sürprizim vardı. Bu fabrikayı size yerinde göstermek istiyordum. Bu yüzden bu güne kadar sizden saklanmıştır. Müteahhitler bu fabrikayı sizin adınıza kurdular’ der. Bu gezinin ardından Rıza Paşa tarafından, Gebze tapusuna Sultan Abdülmecit adına tescil edilen fabrika, Hereke Fabrika-i Hümayun adını alır. Bu tescil işlemi Başbakanlık arşivinde bulunan bir belge ile doğrulanmaktadır.
1843 yılında, Osmanlı döneminin ilk ipekli dokumacılık fabrikası Hereke Fabrika-i Hümayun, sarayların, ipekli canfes, döşemelik ve perdelik ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretime başlamıştır. Fransa’dan jager tezgahları ve tasarımcılar getirilen fabrika, 1850 yılında Kemhane’nin ilavesiyle dolabi, gülüstami, gülgüni Bursa kemhası, eğin kemhası, marahuri gibi isimlerle bilinen Osmanlı kemhaları, daha çok Batı etkisinde iri dal ve çiçek motifleriyle dokunmuştur. 1891 yılında yüz adet yeni tezgahla halı dokuma birimi de eklenmesiyle özgün desenlerle dokunan dünyaca beğenilen ve ün kazanan Hereke halılarının dokunduğu fabrika olmuştur. II. Abdülhamit himayesinde, Sivas Ladik ve Manisa’dan getirilen ustalara, önce saray tarafından verilen desenler dokutturulmuş sonrasında bu desenler geliştirilerek özgün Hereke üslubu oluşturulmuştur.

Hereke Fabrikasının en seçkin ürünleri, Osmanlı sanayisinin vitrini olan saray, köşk ve kasırların dekorasyonunda kullanıldığı gibi, yabancı hanedan mensuplarına hediye edilmesiyle Avrupa saraylarında da ün yapıp yer edinmiştir.
Bugün, Hereke fabrikasında bulunan fotoğraflardan halı üretimine geçildiği yıl, Hereke Fabrika-i Hümayun’da; ipek mendil işleme dairesi, ipek fanila ve iç giysi dairesi ve ipekli dokuma dairesinin çalışır durumda olduğu anlaşılmaktadır. O tarihlerde boyahane ve kumaş perdah makineleri de imparatorluk sınırları içinde sadece Hereke Fabrika-i Humayun’da bulunmaktadır. XIX. Yüzyıl sonlarında Hereke Fabrika-i Hümayun’da yaşanan bu gelişmeler, fabrika civarında ki yapılaşmanın da artmasını sağlar ve beldeye hastane, cami, rüştiye, köşk, halıhane altına rusumet, duyun-u ımumiye ve telgraf binaları inşa edilir.
1894, Fabrika-i Hümayun için bir dışa açılma sürecidir. Halk tarafından çok beğenilen ve talep gören Hereke ipek dokuma ve battaniyelerin İstanbul da satışı için, Zaptiye caddesinde yeni bir satış mağazası açılır ve uzun yıllar faaliyet gösteren bu mağaza Cumhuriyetin ilanından sonra Maadin Bankasına devredilir.
1902 yılında Hereke Fabrika-i Hümayun için yeni üretim alanları oluşturulur. Hazine-i Hassa Nazırı Sakız Ohannes Efendi tarafından çuha, şayak ve iplik dairesi, 1995 yılında fes dairesi kurulur. Bu yıllarda Fransız çuhasından daha kaliteli çuha üretebilmek için, özel bir daire kurulur ve imalat için Avrupa’ya makine siparişi verilir. İlerleyen yıllarda Fabrika-i Hümayun yüksek kapasite de üretime geçer.
Kuruluşundan (1843) bu yana Osmanlı dokuma sanayisinin en önemli kurumu olarak faaliyet gösteren ve ürünleri ile imparatorluğun son yüzyılını belirleyen Hereke Fabrika-i Hümayun, kısa süre sonra Avrupa’da da ün kazanıp, prestijli bir markaya dönüşür.
1851 Paris Uluslararası sergisinde, 1862 Londra II. Uluslararası sergisi, 1892 Viyana, 1894 Lyon, 1910 Bürüksel, 1911 Torino sergilerinde büyük ödüllerin sahibi olmuştur. style=“position:relative; display:inline-block;”>Dolmabahçe Sarayı’nda muayede salonunun zeminini süsleyen 124 metrekarelik yekpare Hereke halısı, Mekke-i Mukerreme ve Medine gibi kutsa mekanlarda kullanılan özel ürünler, Osmanlı sancağı, nişan kurdelaları ve Yıldız Şelale Köşkünün tören salonu için 120 yıl önce dokunan 468 metrekarelik halı Hereke Fabrika-i Hümayunda dokunmuş ve dünyanın en büyük halıları arasında gösterilmektedir.
1845’den itibaren faaliyet gösteren Hereke Fabrika-i Hümayun, Cumhuriyetin ilanından sonra Sanayi ve Maadin Bankasına devredilir ve 1932 yılında geçirdiği yangın sonrası tekrar onarılıp faaliyete geçirilir. Tezgah sayısı 107 ye çıkarılıp, fabrikadaki yıkama, boyama, terbiye daireleri modern sisteme getirilip faaliyetine devam eder.
1938 de Sanayi ofisine ardından Sümerbank’a bağlanır. Sonrasında Başbakanlık özelleştirme kurulunun kararıyla Milli Saraylar Daire Başkanlığına devredilir ve günümüzde bir müze fabrika olarak, örneklerin jakar tezgahlarda, orjinallerine bağlı, saray yapılarının tefrişine yönelik olarak faaliyet gösterip, Hereke halılarını da özgün tasarım ve teknik özellikleriyle günümüzde yaşatmaktadır.

HEREKE KÖŞKÜ ( WİLHELM KÖŞKÜ)

1898 yılında inşa edilen köşk, aradan geçen yıllara rağmen hala ihtişamını korumakta ve Hereke’nin tarihi yapısı ve kültürel varlıkları arasında önemli bir yere sahiptir. Köşkün yapılışının ilginç bir hikayesi vardır…
Hereke halılarının uluslararası bir ün kazanmasıyla, Herekeye gelen yabancı misafirlerin barakalarda ağırlanmasının ayıp olduğu düşünülerek, fabrikanın şerefi ile münasip bir köşk yapılması uygun görülmüş ve Alman imparatoru Kaiser 2. Wilhelm’ in ziyareti öncesinde Sultan 2.Abdulhamit’in emriyle bu köşk yaptırılmıştır.
Anadolu’nun ilk prefabrik yapısı olan bu köşk Yıldız Sarayında iki günde inşa edilip, deniz yoluyla parçalar halinde getirilerek bir günde yerine monte edilmiştir.
İmparator Wilhelm ve eşinden başka, Bulgaristan ve Alman Prensi, Baran Marshal, İngiliz Sefiri, İbn Reşit gibi yabancı devlet adamları, Hereke’yi ziyaret etmişler ve bu köşkte ağırlanarak, kendilerine ipek seccade, halı, elbiselik kumaş, boyun atkısı, maşlah ve mendil gibi Hereke yapı hediyeler verilmiştir. İmparator 2. Wilhelm de köşke eşsiz bir böcek kolleksiyonu hediye etmiş ve imparatoriçe de halı dokuyan, Münevver, Binnaz ve Emine adlı üç kız çocuğuna birer altın iğne hediye etmiştir.
Herhangi bir kesinlik içermemekle bİrlikte, İtalyan mimar Raimond d’Aranca tarafından yapıldığı sanılan köşkün yapımında tekne yapım tekniği kullanılmış ve hiç metal çivi kullanılmamıştır. Bütünüyle ahşap konstrüksiyon oluşturulmuş ve ilginç bir tasarım özelliği olarak hem deniz, hem kara tarafına açılan birçok kapı yapılmıştır. Hafif eğimli bir çatı ve iki yandaki kubbeleriyle simetrik bir yapıya sahiptir. Giriş, salon oda olmak üzere üç bölümden oluşur ve ara geçişler çift kanatlı kapılarla sağlanır. Köşkün döşemesinde, Hereke dokuması halılar, ipekli döşemelik ve perdelikler kullanılmıştır. Saraylardan getirilen eşyalarla döşenen köşkün salonunda yer alan bergere sitilindeki koltuk takımının 20. Yüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Bugün Milli Saraylar Tablo Kolleksiyonu’nda bulunan 52/194 envanter numaralı I. Baldasar imzalı sulu boya resim köşkün orijinal görünümüne ait önemli bir belgedir.

HEREKE İPEK HALI DOKUMACILIĞI: Osmanlı döneminin ve bugünün dünyaca beğenilen ve ün yapan Hereke halıları kalitesi, inceliği, eşsiz güzellikte desenleri ve renkleri ile Osmanlı dokuma tarihinin olgunluk noktası olup, önemli bir yere sahiptir. Üretimi ve şanı Osmanlı dönemine dayanan ve dönemin en önemli kurumu olan fabrikası Hereke Fabrika-i Hümayun ‘da üretilen Hereke halıları seçkin ürünleriyle dünyaca tanınan ve hala bilinen ilk Türk markasıdır. Osmanlı Saraylarının halı ihtiyacı Hereke fabrikası kurulmadan önce Uşak, Gördes, İzmir ve Bursa’da saray tarafından verilen resim ve örneklere uygun olarak imal edilmekteydi. Saray halılarının bir kısmı da Fransa ve İngiltere den satın alınmaktaydı. 1843 ‘de Sultan Abdülmecit’in girişimleriyle kumaş dokumanın yanısıra halı üretimine başlayan Hereke Fabrikası’nda üretilen kumaş ve halı desenlerinin Yıldız sarayı bünyesindeki tamirhane-i hümayun ressamı olan Emil Meinz tarafından çizildiği bilinmektedir. Sarayın mobilya, çini, iç dekorasyon desenlerini de çizen Meinz halı desenlerini mekanınözelliklerini göz önünde bulundurarak çizerdi. Sultan Abdülmecit’in, bazen halıların modellerini kendisinin tertip ettirdiği ve üretim aşamalarını muntazam olarak takip ettiği bilinmektedir. Saray ve çevresi için özel olarak dokunan Hereke halıları Anadolu halılarından aldığı geleneği geliştirmiş; hem desen tasarımlarıyla hem de dokuma tekniği ile bu sanatı daha üst seviyelere taşımıştır.
Kaliteli işçiliği ve özgün desenleriyle hem Osmanlı hem de Avrupa saraylarını süsleyen Hereke Halıları bugünde korunuyor ve yaşatılıyor. Günümüzde tezgah sayısı, geçmişe oranla az olsa da,değişmeyen bir şey var ki ‘ Kaliteden taviz yok ‘ Hereke halılarında.
Sadece ihtiyaçları karşılamakla kalmayan Hereke Halıları Türk kültürünü ve geleneklerini yansıtan, renkler ve sembollerle birer sanat eseri olup, hem kültürel, folklorik hem de ekonomik değere sahiptir.
Atalarımızın büyük önem verdiği bir halk sanatıdır halıcılık ve Hereke Halıları geleneksel Anadolu halıcılığının yüzyılımızdaki sentezidir.
Halı olarak kullanmanın dışında, kimi zaman masaların üzerinde, kimi zaman da bir tablo gibi duvarlara asılıp sergilenen Hereke Halılarının bir özelliği de; üzerinde ismi yazan, şifreli, hologramlı ve ambalajlarında, Osmanlıca Hereke damgalı süslü silidirler olan sertifikası ve nüfus cüzdanı oluşudur. Hereke Halıcılar Derneğinin ekspertiz’lerinden yüzde yüz onaylı olan bu nüfus cüzdanı ve sertifikalar da, söylenmek istenen şudur. ‘Siz bu halıyı yıllarca tüm güzelliğiyle kullanırsınız. Bunlar Hereke halısıdır ve Hereke tekniğiyle Hereke ‘de yapılmıştır. Garantisi geçmişindendir.’
Geçmişte ve günümüzde tüm dünya ülkelerinde ün yapan, saray ve köşklerini süsleyen Hereke Halılarının kalitesi, dokunuş tekniği, desenleri ve renkleri halı üreticilerinin ilgisini çekmiş, gıpta etmiş ve desenlerini kendi ürünlerinde de yansıtıp kopyalamaya çalışılmıştır. Ancak Hereke halıları kopyalanamaz özelliktedir. Bu özelliğini sadece desenleri ve dokunuş tekniğinden değil, Bursa ilimizin yemyeşil ve taze dut yapraklarıyla beslenmiş ipek böceklerinin kozalarından elde edilen, dünyanın en kaliteli, filatör ipeğinden alıp, yüzde yüz saf ipekten veya yünden dokunuyor olmasıdır.
Hereke halıları, yanlızca son derece güçlü ve dayanıklı çift düğüm ( Gördes düğümü), çift atkı, elle kesim tekniği kullanılarak saf ipek veya pamuk çözgü üzerine, en üstün nitelikli yapağı yünden, elle dokunur.Dolayısıyla en küçük halının dokunması bile altı ay sürebilir. Kullanılan bu teknik Hereke halılarının, evladiyelik olmasını ve basıldıkça daha da güzelleşip, renklerin parlamasını ve çok daha güzel bir görünüm almasını sağlar.
Hereke ipek halılarında santimetrekare başına ortalama; 10x10=100 düğüm bulunur. Bu her santimetre için dikeyde (çözgü üzerinde), yatayda (atkı üzerinde) 10 düğüm anlamına gelir. Düğüm sayısı 12x12, 14x14, 20x20 veya daha da çok olabilir. Toplam düğüm sayısı, halının toplam alanının belirlenmesinden sonra hesaplanır. 1 metrekare alanında ve santimetrekare başına ortalama 100 düğüm taşıyan bir Hereke ipek halısında 1.000.000 düğüm vardır. 1.000.000 düğümden oluşan bir Hereke halısını usta bir dokumacı ortalama bir yılda dokur.
Yünlü bir Hereke halısında desimetrekare başına ortalama; 60x60= 3600 düğüm bulunur. Hereke halıları, büyüklüklerine göre küçük yastık (25x40cm), yastık (60x90cm), seccade (120x180cm) karyola (150x225cm), kelle ( 200x300cm) gibi adlar almaktadır.
Hereke halılarının desen karakterleri, Osmanlı döneminde yurdun çeşitli yerlerinden getirilen en iyi desinatörlerin çalışmaları sonucu oluşmuştur. Hereke halılarında başta lale, Goncagül, yaprak, karanfil, sümbül, badem gibi çiçek buketleri olmak üzere iki yüzden fazla çiçek motifi kullanılır ve bu motifler bir araya gelerek eşsiz desenler oluşturur. Çiçek motiflerinin yanısıra hayvan, insan figürleri, dini ve sembolik motifler, geometrik desenler, büyük motifler, mihrap kompozisyonları Hereke halılarına konu olur ve bu desenler sonsuz bir renk yelpazesi içinde dans ederler.
Hereke halısında zemin rengi olarak kırmızı, pembe, bej, mavi, açık yeşil ve lacivert renkler ağırlıklı olarak kullanılır. Sarı, siyah, kahverengi, bordo gibi renkler motif içinde ve desenlerin kontürlerini belirlemede kullanılır. Kırmızı ve lacivertin geleneksel olduğu halılarda motif renkleri olarak çok zengin bir renk ahengi göze çarpar.
Eşsiz kalite ve güzellikteki Hereke halılarında Sizi anlatan bir renk, bir desen mutlaka karşınıza çıkar.
Türk Patent Kurumu tarafından verilen Coğrafi işaret tescil belgesi Hereke ile özdeşleşen üç ürüne verilmiştir.
Tescil no1 Hereke İpek Halısı (100x100),
Tescil no2 Hereke Yün ipek el halısı (80x80),
Tescil no3 Hereke Yün el halısıdır.

20240331_071009


20240331_070954
 
  • Beğen
Tepkiler: mustafag ve Rafet

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Benzer konular