Bu Siteyi Ziyaret Etmek İçin Lütfen Tarayıcınızda JavaScript'i Etkinleştirin.

Küresel Güçlerin Büyük Başarsızlığı : Arap Baharı | WowTurkey Kaliteli Genel Forum Sitesi Bilgi Resim Ulaşım

Küresel Güçlerin Büyük Başarsızlığı : Arap Baharı

turgutkuzan

Paylaşımcı Üye
Küresel GüçLERin Büyük Başarsızlığı : Arap Baharı

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Arap Baharı, 2010 yılının sonlarında Tunus'ta başlayıp, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da birçok ülkeye yayılan bir dizi hükümet karşıtı protesto, ayaklanma ve devrim hareketidir.
Bu hareketler, bölgedeki siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlara bir tepki olarak ortaya çıkmıştır.

Arap Baharı, 7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post gazetesinde Condoleezza Rice tarafından (ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu dönemde) kaleme alınan ve Dezenformasyona evrilen köşe yazısı ile ilişkilendirilmektedir.

Makale, "Ortadoğu'da Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek" ifadesiyle başlıyor bununla birlikte makale içeriğinde Türkiye kelimesi geçmiyor.
Benzer şekilde herhangi bir ülkenin sınırlarının değişeceğine işaret eden bir ifade yok.

Makale, o dönemde herhangi bir Ortadoğu Analistin yazdığı bilgiler dışında bir bilgi içermiyor.


Farklı bir şekilde söylecek olursak, durum zaman zaman benimde yaptığım gibi makalenin okunması için ÇARPICI BİR BAŞLIK / GİRİZGAHTAN başka bir şey değildir.

Makalede, Ortadoğu ülkelerindeki sosyal durum incelemesi yapılmış ve muhtemel gelişmeler hususunda UYARILAR yapılmıştır.

UYARILAR, ilgili ülke yöneticileri tarafından dikkate alınmadığı için, makalede tahmin edilen hususlar DOĞAL bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır.

Gelişmelerdeki DOĞAL OLMAYAN tek husus, muhtelif ülkelerdeki DOĞAL gelişmelerin AYNI DÖNEMDE gerçekleşmesidir.

Bu durum TETİKLEYİCİ unsurların, Küresel GüçLER tarafından gerçekleştirildiği TAHMİNİNİ güçlendirmektedir.

İnşaAllah sonraki mesajımızda Küresel GüçLERin kimler olabileceği hususunu inceleyelim.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Dünyayı İlluminati, Masonlar, Rockefeller ailesi vs. gibi bazı oluşumların yönettiği bu saçmalığı ve bu durumun DEĞİŞTİRİLEMEYECEĞİ inancı en belirgin ve yaygın yanlış inançtır.

Bir çok kişi Küresel Güç ifadesini, İlluminati, Masonlar, Rockefeller ailesi vs. gibi bazı oluşumları kastedmek amacıyla kullanmaktadır.

Bu tür oluşumların, Arap Bahar'ında oluşması beklenen / oluşan sonuçlardan bir ÇIKARI olması mümkün değildir.

Küresel güç, uluslararası ilişkilerde bir devletin veya devlet dışı aktörün, dünya çapında olayları etkileme, yönlendirme ve hatta kontrol etme kapasitesini ifade eder.
Bu kapasite, çeşitli faktörlere dayanır ve tek bir ölçütle tanımlanamaz.

Küresel gücün temel unsurları şunlardır:

Ekonomik Güç:
Büyük ve dinamik bir ekonomiye sahip olmak, küresel ticarette etkili olmak, finansal piyasaları etkileyebilmek ve teknolojik gelişmelere öncülük etmek küresel gücün önemli bir boyutudur.
Askeri Güç: Güçlü bir orduya, gelişmiş silah sistemlerine, stratejik konumlara ve askeri operasyonları uzak mesafelere taşıma yeteneğine sahip olmak küresel etki için kritiktir.
Siyasi Güç: Uluslararası kuruluşlarda (BM, NATO, Dünya Bankası vb.) etkili olmak, diplomatik ilişkiler kurabilmek, uluslararası anlaşmaları etkileyebilmek ve küresel gündemi belirleyebilmek siyasi gücün göstergeleridir.
Teknolojik Güç: Bilimsel araştırmalara yatırım yapmak, yenilikçi teknolojiler geliştirmek, bilgi ve iletişim teknolojilerinde (BİT) öncü olmak ve uzay teknolojilerine hakim olmak küresel rekabette avantaj sağlar.
Kültürel Güç: Kültürel değerlerin, yaşam tarzının, sanatın, medyanın ve eğitimin küresel ölçekte yayılması ve benimsenmesi, "yumuşak güç" olarak da adlandırılır ve küresel etkiyi artırır.
Coğrafi Konum: Stratejik bir coğrafi konuma sahip olmak, ticaret yollarını kontrol etmek, doğal kaynaklara erişim sağlamak ve askeri üsler kurmak küresel gücü etkileyebilir.
Nüfus: Geniş ve genç bir nüfusa sahip olmak, işgücü ve pazar potansiyeli sağlar.

Küresel güç kavramı ile ilgili bazı önemli noktalar:

Tek boyutlu değildir: Küresel güç, sadece askeri güçle sınırlı değildir. Ekonomik, siyasi, teknolojik ve kültürel faktörlerin birleşimiyle oluşur.
Dinamiktir: Küresel güç dengeleri sürekli değişir. Yeni teknolojiler, ekonomik gelişmeler, siyasi olaylar ve demografik değişimler bu dengeleri etkileyebilir.
Görecelidir: Bir devletin küresel gücü, diğer devletlerle olan ilişkisine göre değerlendirilir.
Hegemonya ile ilişkilidir: Hegemonya, bir devletin küresel sistemde baskın güç olması ve kuralları belirlemesidir. Küresel güç, hegemonya için bir ön koşul olabilir.

Örnekler:

ABD: Ekonomik, askeri, teknolojik ve kültürel gücüyle uzun süredir küresel bir güç olarak kabul edilir.
Çin: Hızlı ekonomik büyümesi ve artan askeri gücüyle küresel bir güç olma yolunda ilerlemektedir.
Avrupa Birliği: Ekonomik ve siyasi gücüyle küresel bir aktör olarak kabul edilir.

Küresel güç kavramı, uluslararası ilişkileri anlamak ve küresel olayları yorumlamak için önemlidir.
Hangi devletlerin ve aktörlerin küresel ölçekte etkili olduğunu ve bu etkinin nasıl kullanıldığını anlamamıza yardımcı olur.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Arap Baharı'nın Türkiye'deki İLK etkisi Gezi Parkı olayları ile görüldü.

Gezi Parkı olayları veya Gezi Parkı direnişi, 28 Mayıs 2013 tarihinde, ilk olarak İstanbul'daki Taksim Gezi Parkı için hazırlanan kentsel gelişim planına karşı çıkmak amacıyla düzenlenen, daha sonrasında ifade özgürlüğü, medya sansürü, otoriteryanizm gibi toplumsal sorunlara ve Erdoğan'ın görece baskıcı yönetimine karşı toplumsal bir harekete dönüşen protesto hareketleridir.
Protesto olayları Türkiye geneline yayılmaya çalışıldı. 16 Haziran 2013 tarihinde Taksim Meydanının polis tarafından boşaltılması ile protestolar azalarak, sonlandı.

Gezi Parkı Olaylarının başarıya ulaşmaması nedeniyle 15 Temmuz 2016 tarihinde Askeri Darbe Girişimi olayları başladı.

15 Temmuz Darbe Girişimi veya 2016 Türkiye Askerî Darbe Teşebbüsü, darbe metninde yer aldığı isimle Yurtta Sulh Harekâtı, 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından Türkiye'de düzenlenen askerî bir darbe girişimidir.
16 Temmuz sabahı, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin düzenlediği operasyonlar sonucunda askerî darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu.

Bu olaylar, Küresel GüçLERin Büyük Başarsızlığının en belirgin örnekleridir.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Arap Baharı'nın EN GENİŞ ETKİSİ Suriye'de görüldü.

• Mart 2011'de, Tunus ve Mısır'daki ayaklanmalardan ilham alan protestolar, Suriye'nin güneyindeki Dera kentinde başladı.
Protestolar, Beşar Esad hükümetine karşı demokrasi, özgürlük ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle ortaya çıktı.

• Hükümetin protestolara şiddetle karşılık vermesi, olayların tırmanmasına ve ülke geneline yayılmasına neden oldu.

İç Savaşın Tırmanması (2012-2015):

• Protestoların şiddetle bastırılması, silahlı çatışmalara dönüştü. Muhalif gruplar oluşmaya başladı ve hükümet güçleriyle çatışmaya girdi.

• Savaş, kısa sürede karmaşık bir hal aldı. Farklı muhalif gruplar, cihatçı örgütler (El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi ve daha sonra IŞİD gibi), Kürt gruplar ve hükümet güçleri arasında çok yönlü bir çatışma yaşandı.

• Uluslararası aktörlerin müdahalesi de çatışmaları daha da karmaşıklaştırdı. Rusya ve İran, Esad hükümetini desteklerken, ABD, Türkiye ve bazı Batılı ülkeler muhaliflere destek verdi.

IŞİD'in Yükselişi ve Mücadelesi (2014-2017):

• IŞİD'in Suriye ve Irak'ta geniş alanları ele geçirmesi, savaşın seyrini değiştirdi. IŞİD, Suriye'de Rakka'yı başkent ilan etti ve vahşi uygulamalarıyla dünya çapında tanındı.

• IŞİD'e karşı uluslararası bir koalisyon oluşturuldu ve hava saldırıları başlatıldı.

• 2017 yılına gelindiğinde, IŞİD Suriye'deki topraklarının büyük bir bölümünü kaybetti, ancak örgütün etkisi tamamen ortadan kalkmadı.

Çatışmaların Devamı ve Bölgesel Etkiler (2017-Günümüz):

• IŞİD'in gerilemesine rağmen, Suriye'deki iç savaş farklı bölgelerde farklı yoğunluklarda devam etti.

• Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde askeri operasyonlar düzenleyerek kendi sınır güvenliğini sağlama ve bölgedeki Kürt güçlerinin etkisini azaltma amacı güttü.

• Savaş, milyonlarca Suriyelinin yerinden edilmesine ve büyük bir mülteci krizine yol açtı. Komşu ülkeler ve Avrupa, büyük bir mülteci akınıyla karşı karşıya kaldı.

Güncel Durum:

27 Kasım 2024'te, Hey'etu Tahrîri'ş-Şâm ve diğer muhalif grupların oluşturduğu Askerî Operasyonlar Komutanlığı, Suriye'nin Halep ilinin batı kısmında Suriye Arap Ordusu'na (SAO) mensup rejim güçlerine karşı bir saldırı başlattı.

Kuzeydeki muhalif gruplar 8 Aralık 2024'ün erken saatlerinde Humus'u ele geçirdi ve Şam'a doğru ilerlemeye başladı.
İsyancıların Şam'ın Barzeh mahallesine girmeyi başardığı da bildirildi.

8 Aralık 2024'te Suriye Ordusu komutanlığı subaylarına Esad Hükûmeti'nin sona erdiğini bildirdi ve Başbakan Muhammed Gazi el-Celali “halkın seçeceği herhangi bir liderlikle işbirliği yapmaya” hazır olduğunu açıkladı.

Muhaliflerin Suriye'de yeni hükümeti kurmasıyla Suriye FİİLİ OLARAK Türkiye'nin eyaleti konumuna geldi.
Bu sonuç, Küresel GüçLERin Büyük Başarısızlığının en belirgin örneklerindendir.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Arap Baharı'ının GÖRECELİ başarısının örneği Mısır'dır.

• 2012 Seçimleri ve Mursi Dönemi: Mübarek'in devrilmesinin ardından yapılan ilk demokratik seçimlerde Müslüman Kardeşler'in adayı Muhammed Mursi cumhurbaşkanı seçildi.
Ancak Mursi'nin yönetimi, laik kesim ve ordu ile gerilimlere sahne oldu.
2013 Askeri Darbesi: 2013 yılında General Abdülfettah es-Sisi liderliğindeki ordu, kitlesel protestoların ardından Mursi'yi görevden aldı. Bu olay, Mısır'da siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirdi.
• Sisi Dönemi: Sisi, 2014 ve 2018 yıllarında yapılan seçimleri kazanarak cumhurbaşkanı oldu. Sisi yönetimi, güvenlik odaklı bir yaklaşım benimseyerek siyasi muhalefete karşı sert önlemler aldı.
• Yeni Anayasa: 2014 yılında yeni bir anayasa kabul edildi.
Bu anayasa, cumhurbaşkanının yetkilerini genişletirken, insan hakları ve özgürlükleri konusunda bazı güvenceler içeriyordu.
Ancak, uygulamada bu güvencelerin ne kadar etkili olduğu tartışmalıdır.
Ekonomik Gelişmeler:
• Ekonomik Zorluklar: Arap Baharı ve sonrasındaki siyasi istikrarsızlık, Mısır ekonomisini olumsuz etkiledi.
Turizm sektörü büyük darbe alırken, döviz rezervleri azaldı ve işsizlik arttı.
• IMF ile Anlaşmalar: Mısır hükümeti, ekonomik sorunlarla başa çıkmak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile bir diziStand-by Anlaşması yaptı.
Bu anlaşmalar, ekonomik reformları ve mali disiplini içeriyordu.
• Altyapı Projeleri: Sisi yönetimi, Süveyş Kanalı genişletme projesi gibi büyük altyapı projelerine yatırım yaparak ekonomiyi canlandırmayı hedefledi.
Toplumsal Gelişmeler:
• İnsan Hakları İhlalleri: Sisi yönetimi altında, insan hakları ihlalleri konusunda ciddi endişeler bulunmaktadır.
Siyasi tutuklamalar, ifade özgürlüğüne kısıtlamalar ve güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımı gibi konular uluslararası kuruluşlar tarafından sıkça eleştirilmektedir.
• Terörle Mücadele: Mısır, özellikle Sina Yarımadası'nda terör örgütleriyle mücadele etmektedir.
Bu mücadele, güvenlik önlemlerinin artmasına ve bazı bölgelerde seyahat kısıtlamalarına yol açmıştır.
Türkiye-Mısır İlişkileri:
• 2013'teki askeri darbenin ardından Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkiler gerilmiştir.
Ancak, son zamanlarda iki ülke arasında yeniden yakınlaşma çabaları görülmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşmeleri, bu yakınlaşmanın önemli bir göstergesidir.
İki ülke arasındaki ticaret hacmi ve ekonomik işbirliği de artmaktadır.

Türkiye, Mısır'da askeri yönetimin kısa süre görev yapacağı tekrar sivil yönetime geçileceği ÖNGÖRÜSÜ ile askeri yönetimle mesafeli bir ilişki kurmuştur.
Fakat, gelişmeler dikkate alındığında muhtelif sebeplerle askeri yönetimin görevde kalmaya devam edileceği anlaşılınca askeri yönetime rağmen Mısır ile ilişkiler geliştirilmeye başlandı.

Sayın Cumhurbaşkanımız 14 Şubat 2024 tarihinde Mısır’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmiştir.

Ziyaret sırasında Türkiye ile Mısır Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin iki ülke Cumhurbaşkanları eşbaşkanlığında toplanacağına ilişkin mutabakatı ilan eden Ortak Bildiri Sayın Cumhurbaşkanımız ve Mısır Cumhurbaşkanı Sisi tarafından imzalanmıştır.

Mısır ile Yunanistan arasında 6 Ağustos 2020’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması imzalanmıştı.
Türkiye Mısır’ı, anlaşma ile uğradığı kayıplar ve anlaşmanın deniz hukuku bakımından sorunlu olduğu konusunda bilgilendirmiştir.
Söz konusu anlaşmanın Mısır tarafından feshedilmesi ve yerine Türkiye ile deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının yapılması Kahire’nin yararınadır.
Türkiye gelecek yıllarda Mısır’ın bu konuda adım atabileceği görüşündedir.

Mısır ile Türkiye arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması gerçekleşirse, Doğu Akdeniz'in tamamı Türkiye'nin kontrolünde olacaktır.
Bu durum Küresel GüçLERin Büyük Başarısızlığını tescilleyecektir.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Arap Baharı'ının GÖRECELİ başarılarının bir başka örneği Libya'dır.

2011 yılında Muammer Kaddafi rejimine karşı başlayan isyan, kısa sürede iç savaşa dönüştü.
NATO'nun askeri müdahalesiyle Kaddafi rejimi devrildi, ancak bu Libya için yeni bir dönemin başlangıcı oldu.

Arap Baharı sonrasında Libya'da yaşanan gelişmeleri şu şekilde özetleyebiliriz:

• Siyasi İstikrarsızlık ve Çatışmalar: Kaddafi'nin devrilmesiyle ülkede bir otorite boşluğu oluştu.
Farklı silahlı gruplar ve siyasi fraksiyonlar arasında iktidar mücadelesi başladı.
Bu durum, ülkeyi uzun süren bir iç savaşa sürükledi.
2014 yılında başlayan İkinci Libya İç Savaşı, ülkeyi doğu ve batı olarak ikiye böldü.
Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde yürütülen barış görüşmeleriyle 2020 yılında ateşkes sağlandı ve geçici bir birlik hükümeti kuruldu.
Ancak, siyasi istikrarsızlık ve güvenlik sorunları hala devam etmektedir.

• Ekonomik Zorluklar: Libya, zengin petrol kaynaklarına sahip bir ülke olmasına rağmen, iç savaş ve siyasi istikrarsızlık ekonomiyi olumsuz etkiledi.
Petrol üretimi ve ihracatı sekteye uğradı, altyapı zarar gördü ve yaşam standartları düştü.
Ülke, ekonomik kalkınma ve yeniden yapılanma konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıyadır.

• Sosyal Sorunlar: İç savaş, Libya toplumunda derin yaralar açtı.
Milyonlarca insan yerinden edildi, insan hakları ihlalleri yaşandı ve toplumsal kutuplaşma arttı.
Ülkenin yeniden inşası ve toplumsal barışın sağlanması önemli bir zorluktur.

Dış Müdahaleler: Libya'daki iç savaş, bölgesel ve uluslararası güçlerin müdahalesine sahne oldu.
Farklı ülkeler, Libya'daki farklı grupları destekleyerek ülkedeki çatışmaları daha da karmaşık hale getirdi.
Bu durum, Libya'nın iç işlerine dış müdahalenin ne kadar yıkıcı olabileceğini göstermektedir.

Türkiye, 27 Kasım 2019’da Libya’daki Ulusal Birlik Hükümeti ile Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını imzaladı.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kayıt altına alınan anlaşma, kıyıları karşılıklı Türkiye ve Libya’nın arasında kıta sahanlığının eşit uzaklık (equidistance) temelinde belirlenmesini öngörüyordu.
Trablus’a gerçekleştirilen son ziyarette, iki devlet arasında Hidrokarbonlar, Protokol Eğitimi, Medya ve İletişim ile Telekomünikasyon alanlarında iş birliği Mutabakat Muhtırası imzalanması ilişkilerin gelişimi açısından kayda değerdir.

Türkiye ile Libya arasında imzalanan Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşması ve devamında yapılan anlaşmalar Küresel GüçLERin Libya'daki GÖRECELİ başarısını, başarsızlığa çevirmiştir.
 
Somali ve Etiyopya arasındaki krizi çözen Türkiye bu kez Sudan'la Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki anlaşmazlığı çözmek için devrede.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Sudan'a giderek temaslarda bulundu. İki ülke arasındaki sorunun barışçıl yollarla çözülmesi için Türkiye'nin teklifini sundu.

Duran dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah El Burhan, Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf ve Sudan Maliye ve Ekonomik Planlama Bakanı Cibril İbrahim ile Port Sudan'da görüştü.

Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf ve Sudan Maliye ve Ekonomik Planlama Bakanı Cibril İbrahim ile Port Sudan'da görüştü.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Duran, dün Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan, Bakan Yusuf ve Bakan İbrahim ile Port Sudan'da bir araya geldi.

Muhataplarıyla ikili ilişkileri ve Sudan'daki son durumu ele alan Duran, Türkiye'nin ülkedeki sorunların barışçıl şekilde çözülmesine sağlayabileceği katkıların yanı sıra teknik ve insani yardım konularında da istişarelerde bulundu.

Port Sudan'da faaliyetlerini sürdüren Türkiye'nin Hartum Büyükelçiliğinin yanı sıra Sudan'da Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ofisinin kurulması ve Ziraat Katılım Bankası şubesinin açılması da ziyaret gündeminde yer aldı.

Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin "kardeş" Sudan'ın birliği, toprak bütünlüğü, egemenliği ve istikrarına büyük önem verdiğini belirterek, Türkiye'nin, 20 aydır devam eden insani trajedinin ve ülkede büyük bir yıkıma neden olan çatışmaların, daha fazla kardeş kanı dökülmeden barışçıl yöntemlerle bir an önce sona ermesi için her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduğunu vurguladı.
 
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Arap Baharı'ının başladığı ülke olarak tanımlanan Tunus'ta başarısızlık örneklerindendir.

Arap Baharı'nın kıvılcımının çaktığı yer olan Tunus, 2011'de Zeynel Abidin Bin Ali'nin devrilmesiyle başlayan süreçte önemli siyasi, ekonomik ve toplumsal değişimler yaşadı.
Ancak, bölgedeki diğer ülkelerin aksine, Tunus daha istikrarlı bir demokratikleşme süreci izledi.

İşte Arap Baharı'ndan sonra Tunus'ta yaşanan önemli gelişmeler:

Siyasi Gelişmeler:
• Geçiş Süreci ve Anayasa: Bin Ali'nin devrilmesinin ardından Tunus, zorlu bir geçiş süreci yaşadı.
Bu süreçte, farklı siyasi görüşleri temsil eden geçici hükümetler kuruldu ve 2014 yılında yeni bir anayasa kabul edildi.
Bu anayasa, güçler ayrılığı ilkesine dayanan, daha demokratik bir sistem öngörüyordu.
• Seçimler ve Koalisyon Hükümetleri: Tunus, Arap Baharı'ndan sonra birkaç kez demokratik seçimler gerçekleştirdi.
Ancak, hiçbir parti tek başına iktidara gelemediği için genellikle koalisyon hükümetleri kuruldu.
Bu durum, siyasi istikrarı zaman zaman zorlaştırdı.
• Kays Said Dönemi: 2019 yılında cumhurbaşkanı seçilen Kays Said, 2021 yılında aldığı bir dizi kararla hükümeti görevden aldı ve parlamento faaliyetlerini askıya aldı.
Bu durum, Tunus'ta demokrasi konusunda endişelere yol açtı.
Said, bu adımları ülkedeki siyasi ve ekonomik krize bir çözüm olarak savundu.
• Yeni Anayasa Referandumu: Kays Said, 2022 yılında yeni bir anayasa için referandum düzenledi.
Kabul edilen yeni anayasa, cumhurbaşkanının yetkilerini önemli ölçüde artırırken, parlamento ve yargının yetkilerini kısıtladı.


Ekonomik Gelişmeler:

• Ekonomik Zorluklar: Arap Baharı ve sonrasındaki siyasi istikrarsızlık, Tunus ekonomisini olumsuz etkiledi. Turizm sektörü darbe alırken, işsizlik ve enflasyon arttı.
• Sosyoekonomik Talepler: Halkın, özellikle gençlerin, işsizlik, yoksulluk ve gelir eşitsizliği gibi sorunlara yönelik beklentileri karşılanmakta zorlanıldı.
Bu durum, zaman zaman sosyal protestolara yol açtı.
• IMF ve Uluslararası Destek: Tunus, ekonomik sorunlarla başa çıkmak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ve diğer uluslararası kuruluşlardan mali destek aldı.

Toplumsal Gelişmeler:

• İfade Özgürlüğü ve Sivil Toplum: Arap Baharı'ndan sonra Tunus'ta ifade özgürlüğü ve sivil toplumun gelişimi konusunda önemli ilerlemeler kaydedildi.
• Güvenlik Sorunları: Tunus, bölgedeki terör örgütlerinin etkisiyle zaman zaman güvenlik sorunları yaşamaktadır. Bu durum, turizm sektörünü ve ekonomiyi olumsuz etkilemektedir.

Türkiye ile Tunus arasında 2014 yılında yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması, ekonomik ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlamıştır.
İki ülke arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) mekanizması bulunmaktadır.
Türkiye'nin Tunus'a ihracatı, Tunus'tan ithalatından daha fazladır.
 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Benzer konular Forum Tarih
Uygurunruhu Çin 1 221

Benzer konular