Muğla - Datça - Knidos Antik Kenti

crypton

Paylaşımcı Üye

Datça - Knidos Antik Kenti​


Antik dönemin ünlü merkezlerinden Kos ile Rodos adaları arasında kurulmuş olan Knidos, Karya bölgesinin en önemli merkezlerinden biri ve Halikarnassos’tan sonra bilinen ikinci bir Dor kentidir. Peleponnes’ten gelen Dorlar, Rodos ve Kos yerleşimlerinden kısa bir süre sonra Knidos kentini kurmuşlardır.

Strabon, kentin teraslar üzerinde kurulu olduğunu ve bir tiyatro gibi kıyıdan akropolise doğru yükseldiğini belirtmektedir. Gerçekten de arazinin dağlık yapısından dolayı Knidos bir teraslar kentidir.

Şehir dar bir kara parçasıyla deve boynu ya da Kap Krio olarak adlandırılan adacıkla birleşmiştir. Bunun sonucunda oluşan iki koya birer liman yapılmış, bunlardan batıdaki savaş gemileri, doğudaki ise ticaret gemileri tarafından kullanılmıştır.

aa%20kopya.jpg


Knidos, ticareti çok gelişmiş bir merkezdir. Şaraplarıyla ünlü olan kent aynı zamanda ürettiği şarapların ihracatını da yapmıştır. Kent MÖ 6. yüzyıldan başlayarak Hellen dünyasında önemli bir rol oynamıştır.

Başlıca Yapılar

Kentin hem anakara hem de ada kısmı iki yamaç üzerine yerleştirilmiştir. Knidos, plan-kare sistemine göre inşa edilmiş bir kenttir. Yani birbirine paralel uzanan sokakları paralel caddeler keser. Anakara kısmında, akropol ve kenti çevreleyen sur duvarları bulunmaktadır. Şehrin doğusunda ünlü Demeter Kutsal Alanı ve büyük tiyatro yer alır. Bu tiyatro, kente hâkim bir mevkide olup, taşları ’nın yapımında ve Kahire’de Mehmet Ali Paşa’nın sarayı ile camisinde kullanılmak üzere sökülerek kentten taşınmıştır. Günümüzde ise tiyatrodan geriye sadece duvar kalıntıları kalmıştır.

b2%20kopya.jpg


Kentin çeşitli yerlerinde bilinen 7 adet kilise mevcuttur. Doğu-batı caddesi yakınlarında bulunan kilisedeki zemin kaplama bloklarından birinin üzerinde, Arapça kazınmış yazılar göze çarpar. Kiliselerden bazılarının zeminlerinde mozaikler görülür. Ayrıca, kentin doğusunda, çok iyi korunmuş bir durumda, Hellenistik Dönem’den freskli bir villa bulunmaktadır.

Anakara kısmının kuzeydoğusunda Korinth düzende bir tapınak mevcuttur. Bu tapınağa ait mimari elemanlar, olduğu yerde dökülmüş bir vaziyette bulunmaktadırlar. Bu alanın daha batısında, adını burada bulunan yuvarlak bir yapıya ait temel kalıntılarından alan “Yuvarlak Tapınak Terası” yer alır.

f34cc28f0e26bfa831a9efa7908f4a987f24ffdc_2_690x460.jpeg


Burası, en üstte bulunan teras olduğundan kentin her açıdan görülen ve her açıyı görebilen yeridir. Bu konumundan ve antik kaynakların ifadelerinden yola çıkan I.C. Love, ünlü Aphrodite Tapınağı’nın burada olduğunu ileri sürmüşse de son yıllardaki araştırmalar sonucunda, bu yapının Aphrodite ile ilgisi olmadığı, başka bir tanrıya adanmış bir tapınak olduğu anlaşılmıştır. Bu temelin civarında, altar ve geç dönem evlerinin yanı sıra, belki hazine daireleri olabilecek nitelikte küçük yapılar veya ziyafet evleri bulunmaktadır.

Yuvarlak Tapınak Terasının hemen aşağısında ise Apollon Terası yer alır.

c3%20kopya.jpg


Adını, bu terasta bulunan ve Tanrı Apollon’a adanmış olan tapınaktan alan terasın kuzeyinde, oturma sıraları göze çarpmaktadır. Tanrı Apollon için düzenlenen “Apollon Karneios” şenlikleri, bu alanda yapılmakta ve halk da bu sıralara oturarak şenlikleri izleyebilmekteydi. Tapınağın temeli günümüze kadar korunabilmiştir. Burada, Tanrı Apollon’a adanmış bulunan yazıtlı bir de mermer altar mevcuttur. Yuvarlak Tapınak Terasından, Apollon Terasına geçişte ise İon düzeninde, görkemli bir propylon (Antik Yunan mimarisinde anıtsal bir geçit) yer alır. Propylondan geriye devrik vaziyette birkaç sütun tamburu ve temel kısmı kalmıştır. Propylonun doğusunda ise doğuya doğru devam eden genişçe bir cadde (şehrin ana caddesi) mevcuttur.

Bu cadde, 1995 ve 1996 yılları arasında çalışılarak kısmen açığa çıkartılmıştır. Bu kazılar sonucunda, “cloacamaxima (en eski kanalizasyon sistemlerinden biri)” kadar büyük olan görkemli bir kanalizasyon sistemi tespit edilmiştir. Apollon Terasının güneyinde ise yapımında kullanılan yerel taşların pembe renginden dolayı, “Pembe Tapınak” (Pink Tempel) olarak adlandırılan bir tapınağa ait sadece temel kalıntıları mevcuttur. Bu yapı sonradan kilise olarak kullanılmıştır.

Büyük limanın hemen kuzeyinde, küçük tiyatronun batısında, burada bulunan Dionysos Tapınağı’ndan dolayı “Dionysos Terası” olarak adlandırılan alan bulunmaktadır. Söz konusu tapınak, daha sonraları kilise olarak kullanılmıştır.

d4%20kopya.jpg


Alanda küçük tiyatronun hemen bitişiğinden başlayarak, batıda bulunan Liman Caddesi’ne kadar doğu-batı yönünde uzanan bir stoa (üstü kapalı sütunlu hol) yer almaktadır.

MU%C4%9ELA-DAT%C3%87A-KN%C4%B0DOS20121128_0092%20kopya.jpg


Stoanın dış cephesinin tümüyle mermerle kaplı olduğu, bol miktarda bulunan mermer plakalardan ve profillendirilmiş mermer buluntulardan açıkça anlaşılabilmektedir. Ayrıca, “Opus Sectile” adı verilen, renkli mermerden kesilmiş ve kimilerine bitkisel kimilerine ise geometrik şekiller verilmiş parçalar dış cephe kaplamasında kullanılmışlardır.

9f849f95a9e8856b75beb1d21cdbb4c49d5c1340_2_690x460.jpeg


Yine stoanın dış cephesinde, üzerlerinde çeşitli harfler şeklinde rezervler bırakılmış beyaz-mavi mermer harfli plakalar bulunmuştur. Özellikle stoanın en doğu ve en batıda yer alan odalarının güneylerinde, devrilmiş korinth başlıklı sütunlar bulunmuştur. Bu sütunların gövdelerinde ise yangın izleri açıkça bellidir.

afed61abc1d5d2df9c94fe0b7417102e8b04a1bf_2_690x460.jpeg


Stoanın batı kısmında 2003 yılı kazı sezonunda yapılan çalışmalar sonucunda, üst terasa doğru uzanan bir merdiven, hemen batısında ise mermerle döşenmiş bir oda bulunmuştur.

f6%20kopya.jpg


Odanın sağlı sollu her iki yanında karşılıklı yerleştirilmiş mermer oturma sıraları mevcuttur. Mekânın arka tarafında ise üzerine bir heykel yerleştirilmesi amacıyla yapılmış bir podyum ve kaide yer almaktadır. Bu kaideye ait genç erkek heykeli parçalar halinde çıkarılarak birleştirilmiştir. Kaidede “Similos oğlu Teandros bu heykeli yüce Zeus’a adadı” yazmaktadır. Podyumun doğusunda bulunan yazıtta ise “Symmachos Aristokleidas” adları geçmektedir. Symmachos, Knidos’ta bilinen ve seçkin bir aileye mensup bir isimdir. Aristokleidas adı ise kentte bulunan başka yazıtlarda da geçmektedir.

g7%20kopya.jpg


Ayrıca, üzerinde “Aristokleidas” ve “Adriano A”, yazıtları bulunan mermer plakalar da bulunmuştur. Bu isimler, büyük bir ihtimalle “HadrianoAntonino” (AntoninusPius) adına işaret etmektedir. Böylece, stoanın restore edildiği döneme ait çok önemli bir ipucu gün ışığına çıkarılmıştır. Bir diğer spekülatif buluntu da normal ölçülerin biraz üzerinde, orijinal Geç Klasik Döneme ait bir kadın başı olup, stilistik açıdan incelendiğinde, buluntunun Mausoleion’da bulunan başlar ile benzerlik gösterdiği anlaşılmıştır.

1996 yılından beri kazısı yapılan stoada bulunan Helenistik ve Roma dönemlerine ait bronz ve seramik kandiller, sikkeler, çok sayıda seramik mutfak eşyası ile bronz ve mermer heykellere ait parçalar stoanın önemli buluntuları arasındadır.

Kazı yapılan bir diğer alan da “Liman Caddesi’dir. Cadde, küçük limandan başlayarak üst teraslara doğru devam etmekte, propylona kadar rampa yapacak bir şekilde uzanmaktadır. (Hippodamos Sistemi).

h8%20kopya.jpg


Yaklaşık 5 metre enindeki bu caddenin zemini kare ve dikdörtgen bloklarla döşenmiştir. Caddenin kuzeydeki uzantısında, Roma Dönemi’ne ait, bol miktarda işlemeli mimari parça (Arşitrav blokları gibi) çıkarılmıştır. Güney kısmında ise bir “çeşme yapısı” açığa çıkarılmıştır. Kare bir podyum üzerine oturan yapının etrafına korkuluk şeklinde diklemesine bloklar yerleştirilerek bir havuz elde edilmiştir. Bu blok taşların iç yüzeylerinin üst kısımları, bir amforanın rahatça su çekmesine imkân verecek oyuklar şeklinde işlenmiştir. Yapının kare bir kaide-podyum kısmı bulunmaktadır. Bu kısmın üzerinde ise silindirik gövdeli bir çeşme yapısı yer alır. Üst örtüye geçiş kısmında çörtenli arşitravlar kullanılmıştır. Arşitrav kısmında bulunan yazıttan, “Çeşmenin, kentin su işleri müdürü Boulakrates tarafından yaptırılıp halka sunulduğu” anlaşılmıştır. Böylelikle, yapının çeşme olduğu kesinleşmiştir.

j9%20kopya.jpg


Kentin Kap Krio (Deve Boynu Burnu) adı verilen ada kısmında da kazı ve araştırmalar sürdürülmüştür. Bunların sonucunda, bu kısımda da teraslama yöntemiyle konumlandırılmış dükkân sıraları, işlikler ve yerleşimler olduğu anlaşılmıştır. Buluntuların tarihlendirilmesi sonucunda, bu kısmın en son MÖ 4. yüzyıl ile MS 5. yüzyıllar arasında iskân gördüğü saptanmıştır.

Kaynak: Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
 

Ekli dosyalar

  • E478CF17-E49C-4A73-B121-53C7D473E2CA.jpeg
    E478CF17-E49C-4A73-B121-53C7D473E2CA.jpeg
    142.9 KB · Görüntüleme: 0

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Benzer konular