Muğla - Lagina Antik Kenti

Emir

Moderatör
Moderatör
image


image


Karialıların önemli kült merkezi olan Lagina kutsal alanının ünü zamanımıza kadar gelmiş olup bu yöre halen Leyne ismi ile de tanınır. Lagina ve çevresinde tespit edilen kalıntılara göre bölgedeki yerleşimler Milattan Önce (MÖ) 3. bine kadar uzanmaktadır. Yarbaşı mevkiinde ele geçen Eski Tunç Dönemi mezarlarından sonra, bölgedeki en erken buluntular Submiken Dönemi 'ne aittir.

Son yapılan araştırmalar, yörenin eski Tunç Çağından (MÖ 3000) günümüze kadar kesintisiz bir iskâna sahip olduğunu göstermektedir. Lagina çevresinde MÖ 8. yüzyıldan itibaren küçük yerleşimler büyümeye ve yeni yerleşimlerin sayıları artmaya başlamıştır. Bu gelişimin bir sonucu olarak zaman içerisinde kutsal alanlar da imar edilip, anıtsal büyük yapılar inşa edilmiştir. Seleukos kralları büyük imar çalışmaları ile Lagina kutsal alanını dini merkez ve (günümüzde buraya 12 km. uzaklıktaki) kentini de bölgenin siyasi merkezi yapmışlardır. Lagina’da ve Stratonikeia bouleuterionu duvarlarında halen mevcut olan yazıtlardan öğrendiğimize göre, bu iki kent birbirlerine kutsal bir yol ile bağlanmıştır.

Lagina kutsal alanında propylon (anıtsal giriş kapısı), kutsal yol, altar (kurban ve sunak yeri), peribolos (kutsal alanı çevreleyen duvar), Dorik Stoalar ve Hekate tapınağı bulunmaktadır. Kutsal alan, aynı zamanda Stoaların arka duvarını oluşturan iki metre yüksekliğe kadar ayakta kalmış duvarlarla çevrilidir. Üç girişli olan ve batı ucunda dört adet İon sütunu ile taşınan apsisi bulunan anıtsal giriş yapısı Stoaya da bir kapı ile bağlanmıştır.

Anıtsal giriş kapısından altara giden taş döşeli yola bağlanan 10 adet merdiven sırası vardır. MÖ 40 yılında Partlarla birleşen Romalı General Labianus Romalılara karşı açtığı mücadelede Stratonikeia’ya saldırır ama ele geçiremez. Bunun üzerine Lagina Hekate Kutsal Alanı’nı yağmalar. Bu yağmada harap olan yapıların tamiri için Augustus MÖ 27 yılında büyük bağışta bulunmuştur. Bu bağış kitabesi halen temenos propylonunun lentosunda (anıtsal giriş kapısının kitabesi) yer almaktadır.

İmparator Augustus’un Lagina’ya yardım ederek yeni yapıların inşa edilmesini sağlaması ve bunu özellikle giriş kapısına yazdırması, burasının Roma Dönemi’nde de bölge için önemli olmasından kaynaklanmaktadır. Roma İmparatorluk ve Geç Antik Çağ boyunca kutsal alan önemini hep korumuştur. Milattan Sonra (MS) 4. yüzyılın ilk yarısında tanınan serbestliğin hemen arkasından; altar ile tapınak arasına Bazilikal planlı bir kilise inşa edilmiştir.

Beş merdiven sırası ile çevrili olan ve üzerinde Attik İon kaideli, Korinth başlıklı tek sıra sütun bulunan bir platform üzerine oturan tapınak, kutsal alanın tam ortasındadır. Tapınak, 8x11 sütunlu, Korinth düzeninde inşa edilmiştir. Pronaos kısmında iki adet İon sütunu yer alır. Lagina kutsal alanında yapılan arkeolojik kazılar, Türk bilim adamları tarafından yürütülen ilk kazılar olması açısından önem taşımaktadır. Bu kazıları Osman Hamdi Bey ve Halit Ethem Bey yürütmüştür.

Bugüne kadar yapılan araştırmalarda, ortaya çıkarılan sütunların üzerine gelen tapınağın dış cephesini süsleyen frizlerde dört ana konunun işlendiği belirlenmiştir. Tapınağın doğu cephesindeki frizde Zeus’un doğumu ve yaşamı ile ilgili konular yer alır. Kuzey cephede Amazonlar ile Grekler arasındaki barış ve dostluk anı işlenmiştir. Burada Hekate dostluğun onuruna yere kutsal içki dökerken betimlenmektedir. Batıda Tanrılar ile Gigantlar arasındaki savaş (Gigontomakhia) ele alınmıştır. Hekate’nin bu savaşa elindeki meşaleyi bir silah gibi kullanarak katıldığı görülmektedir. Güney yöndeki betimlemeler ise kesin olarak tanımlanamamışsa da figürlerin Karialı tanrıları ve onların kentlerini simgelediği düşünülmektedir.

Hekate Tapınağı’nın duvarı üzerine kazınmış olan ve kutsal yerin dokunulmazlığını onaylayan senato kararına göre, tapınağın MÖ 81 yılında kesin olarak var olduğu anlaşılmaktadır. Yalnız tapınağın yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, MÖ 2. yüzyılın sonu ile MÖ 1. yüzyılın başları arasına ait olabileceği düşünülmektedir.

Tapınak süslemelerin yapılması uzun süre devam etmiştir. Süsleme alanları tapınak yapıldığında planlanmış olmasına rağmen, bazı süslemelerin daha sonra Erken İmparatorluk Dönemi’ne kadar deva ettiği ve halen daha bitirilmemiş bölümlerin olduğu görülmektedir.

Kaynakça:

Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü



 

Konu görüntüleyen kullanıcılar

Benzer konular