Hüsn-i Hat
Kur’an-ı Kerim harflerinin, tevhid inancı ve estetikle birleşimi sonucunda meydana gelen Hüsn-i Hat; Türk-İslam sanatında önemli bir yere sahiptir.
Arapça kelime anlamı güzellik olan hüsn, yazı ve çizgi manasına gelen hatla birleşerek güzel yazı anlamını ifade eder. Güzeli arama gayretiyle, hüsn-i hat sanatını icra eden sanatkârlara hattat denilmektedir.
Hüsn-i Hat, “Kur’an- ı Kerim Mekke’de nazil oldu, Mısır 'da okundu, İstanbul’da yazıldı.” sözüyle bütünleşerek, başta Hazreti Ali (r.a) Yakut El Mustâsımi, Şeyh Hamdullah ile estetik gelişimini sağlayarak, usta çırak ilişkisiyle büyük hat ustalarının yetişmesini sağlamıştır.
Hiçbir değişikliğe uğratılmadan, zaman içinde gelişen hüsn-i hat; cami, mezar taşı,
levha, yazma eser ve Mushaflara işlenmiştir. Hüsn-i hat, Arap alfabesi çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatıdır. “İnce, uzun, doğru yol, birçok noktanın birbirine bitişerek sıralanmasından meydana gelen çizgi, çizgiye benzeyen şeyler ve yazı” anlamlarına gelen hat; İslam kültüründe “yazı” ve “güzel yazı” (hüsn-i hat, hüsnü’l hat, el-hattu’l hasen) manalarında kullanılmıştır. Hat sanatkarına verilen isim olan “hattat” tahminen 4. - 5. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlanmıştır. İlk hattat Hz. Ali, hat sanatını kullanarak Kur’an-ı Kerim’in güzel biçimde yazılmasını sağlamıştır.
Hat sanatının doğduğu dönemde ortaya çıkan başlıca yazı çeşitlerin Makîlı ve Kûfi’dir. Bu yazıların köşelemesi ve yuvarlanıp yumuşatılması halinde ortaya çıkmış diğer yazı çeşitleri Muhakkak, Nesih, Rika, Reyhânî, Sülüs ve Tevkî’dir. Bunların geneline Aklam-ı Sitte denir. Bunlar dışında Tâlik, Tomar, Divâni, Sümbüli, İcaze ve Gubarî gibi hat çeşitleri de vardır.
Bölgelere göre hatlar ise Mağrib Kayrevânî, Endülüsî, Fâsî, Mağribî, Sudanî, Tâlik, Nestâlik, Divan, Şîkeste, Divanî Celî ve Sinî, Cavî (uzakdoğu) olarak adlandırılan diğer çeşitleri vardır.
Fotoğraflar tarafımdan çekilmiştir.