Bertiz…
Kahramanmaraş’ta en sık duyacağınız yer isimlerinden bir tanesi. Vakıflar, dernekler, spor kulüpleri ve ticari işletme isimlerinde karşınıza çıkar bu isim. Bağ ve bahçeleri ile ünlü bu bölgenin, Maraş çarşı ve pazarlarında meyve ve sebzeleri, et ve süt ürünleri ile şıralarını mutlaka tezgahlarda görürsünüz. Bertizlilere de her ortamda denk gelirsiniz. Mahallede, çarşıda, camide, kahvede, fabrikada, hastanede… O zaman anlarsınız şehir nüfusunun hatırı sayılır kısmını oluşturan Bertiz’in önemli bir yer olduğunu.
Merak edip neresi bu Bertiz diye haritalara baktığınızda bir sonuç alamazsınız. Şehir ve köy girişlerindeki tabelalarda da, nüfus cüzdanlarında da, tapu kayıtlarında da göremezsiniz. Çünkü Bertiz diye bir yer idari yapımızda resmen yoktur.
Bertiz, Kahramanmaraş’ın sırtına payanda olan Ahır Dağı’nın kuzeyindeki vadide doğudan batıya doğru akan çayın ve bu çayın her iki yakasına yayılmış onlarca köyün bulunduğu geniş bölgeye verilen isimdir. Herhangi bir köy ve mahalle ile doğrudan ilişkili değildir.
Nerede Bu Bertiz
Günümüzde sınırları, Bertiz Çayı havzasının ötesine de taşmıştır. Suları küçük derelerle doğrudan Ceyhan’a dökülen Sarıçukur ve Menzelet Barajı’na gömülmüş batık köy Çakırdere ile Aksu havzasında kalan Kale ve Soğukpınar gibi köyler bu duruma örnek verilebilir.
Bugün Bertiz’e dahil olduğu düşünülen 22 köy/mahalle bulunmaktadır. Bunların on beşi Dulkadiroğlu, dördü Onikişubat, üç tanesi de Çağlayancerit ilçesine bağlıdır.
Bertiz İsminin Kökeni
Bölgenin isminin kökeni dair de çok fazla söylence var. Bunlardan en fazla dillendirileni bölgeye yerleşen ilk Türk boylarıyla ilişkilidir. Buna göre göçebe Türkmenlerin hayvancılıkla uğraştıkları dönemlerde, sağılan sütler bozulmadan bir an evvel tereyağı ve peynire dönüşsün telaşıyla, yayıklar çalkalansın, mayalar çalınsın diye tüm oba koşuşturup birbirini “Beri Tez! Beri Tez!” diye çağırırken Bertiz isminin doğduğu ifade edilir. Buna dair hiçbir yazılı kayıt yoktur ortada.
Oysa bölgenin isminin Türkler yerleşmeden çok önce de aynı olduğunu ve günümüze kadar bu topraklara hakim olan her ulusun bu ismi en azından 1300 yıldır koruduğunu yazılı kaynaklardan anlıyoruz.
Geriye doğru gidersek 16 yy’dan 20 yy. başlarına kadar tüm Osmanlı arşivlerinde ve muhasebe defterlerinde Bertiz ismini okuruz.
12 yy. Haçlı seferleri kayıtlarında da bölge karşımıza Paratis/Pertus/Berdus olarak çıkar. Sparabed’in vakayinamesinde Bertiz’in, 1198 yılında Engizek, Güredin, Geben, Fırnız ve Anabat ile birlikte bir Ermeni piskoposluk merkezi olduğunu görürüz. Sparabed, Berdus Piskoposu Stefan ile Berdus Prensleri Levon ve Grigor’a; Rupenyan sülalesinden 2. Levon’u “Ermeniler Kralı” olarak tanıyan ruhani ve askeri şeflerin listesinde yer vermiştir. Bertiz1208 tarihli II. Hetum vakayinamesinde ise Hüsrev Şah’ın (Gıyaseddin Keyhüsrev) Berdous’u Ermenilerden aldığını ve Levon’un oğlu Prens Grigor’u da ele geçirdiği belirtilir. Bu piskoposluğun günümüzde nereye denk geldiği, Bertiz’in hani köyüne, hangi tepesine düştüğü ise bilinmediği gibi herhangi bir araştırma da yapılmamaktadır.
Bu konuda ulaşabildiğim en eski yazılı kaynak, 895–908 yılları arasında Bizans İmparator VI. Leon tarafından ya da imparator adına yazılmış Taktika isimli eser oldu. Üzerinde yaşadığımız toprakların hakimiyeti amacıyla Abbasiler ve Bizanslar arasında önemli mücadelelerin sürdüğü 9. yy’da VI. Leon’un babası olan İmparator Basil Kapadokya üzerinden gelip Germanicia üzerinden Kuzey Suriye’ye geçmişti. Afşinli Bizans İmparatoru Mauricius’un Strategikon eserinden de alıntılar bulunan kapsamlı bir askeri talimat niteliğindeki Taktika’da VI. Leon, babasının ordularıyla birlikte geçtiği Bertiz’i şöyle anlatılır:
“Basil, Cocussus’dan (Göksun) Germanicia’a (Maraş) bu seferinde alışılmışın dışında (Pyramus) Ceyhan Vadisini takip ederek ulaşmıştı. Nehrin Torosları yardığı dar vadiden (Kısık Vadisi) sonra Ceyhan’ın sol sahilindeki bir kolu olan Paradeisos isimli akarsuyu takip etmişlerdi.”
Görüldüğü üzere bu kayıtlarda Bertiz Çayı olarak bildiğimiz akarsuyun ismi Paradeisos olarak geçmektedir. Antik Yunanca’da etrafı duvarlarla çevrili manasına gelen bu isim, güneyinde Ahır Dağı, kuzeyinde ise Engizek Dağı’nın bir duvar gibi yükseldiği çaya ve bölgeye doğrudan uymaktadır.
Bugün İngilizce (Paradise), İtalyanca (Paradiso), Almanca (Paradies), Fransızca (Paradis), İspanyolca (Paraiso) gibi modern pek çok Avrupa dilinde cennet manasına gelen sözcüklerin kökeni de antik Yunanca’daki bu tamlamaya dayanmaktadır.
Arapça, Farsça, Urduca ve Türkçe gibi doğu dillerinde cennetten bir bahçe olarak bilinen firdevs kelimesi de yine aynı kökene dayanır.
Bertiz’de Gezmek
En başta belirttiğim gibi Bertiz’in neredeyse tüm köyleri bağ ve bahçeleriyle meşhurdur. Ceviz, üzüm, incir, sumak gibi pek çok ürün en kaliteli haliyle bu bölgede yetişir. Eylül başında cevizi, ekim başında üzümü çıkar. Bu mevsimlere denk gelirseniz eğer Türkiye’nin en kalitelileri arasında olan ceviz ve üzümleri dalında tatmak için mutlaka uğramalısınız. Yolunuz düşmüyorsa dert etmeyin. Çarşıda pazarda Bertiz’den gelen pekmezler, cevizli sucuklar, peynirler tezgahları her daim süsler.
Bertiz’in doğası da sıradışıdır. Kısık Vadisi, Savruk Şelalesi, Yedikuyular Kayak Merkezi gibi yoğun ziyaret edilen önemli doğal varlıklarımız buradadır. Menzelet Barajı’nın en güzel manzaraları da Bertiz’den izlenir. Akdeniz iklimin bir bıçak gibi kesildiği Ahır Dağı’nın ardında kalan bu bölgede yüksek rakımlarda kışlar sert geçerken vadi tabanına yakın bölgelerde ılıman bir hava yaşanır. Dört mevsimin ayrı güzellikler sunduğu bu coğrafyada doğa yürüyüşleri yapabilir, bisiklet ve araçla köyler arasında hiçbir rota planı yapmadan gezilere çıkabilir, yöresel ürünlerin tadıp, adım başı karşınıza çıkacak pınarlardan kana kana içebilirsiniz. (
Kahramanmaraş’ta en sık duyacağınız yer isimlerinden bir tanesi. Vakıflar, dernekler, spor kulüpleri ve ticari işletme isimlerinde karşınıza çıkar bu isim. Bağ ve bahçeleri ile ünlü bu bölgenin, Maraş çarşı ve pazarlarında meyve ve sebzeleri, et ve süt ürünleri ile şıralarını mutlaka tezgahlarda görürsünüz. Bertizlilere de her ortamda denk gelirsiniz. Mahallede, çarşıda, camide, kahvede, fabrikada, hastanede… O zaman anlarsınız şehir nüfusunun hatırı sayılır kısmını oluşturan Bertiz’in önemli bir yer olduğunu.
Merak edip neresi bu Bertiz diye haritalara baktığınızda bir sonuç alamazsınız. Şehir ve köy girişlerindeki tabelalarda da, nüfus cüzdanlarında da, tapu kayıtlarında da göremezsiniz. Çünkü Bertiz diye bir yer idari yapımızda resmen yoktur.
Bertiz, Kahramanmaraş’ın sırtına payanda olan Ahır Dağı’nın kuzeyindeki vadide doğudan batıya doğru akan çayın ve bu çayın her iki yakasına yayılmış onlarca köyün bulunduğu geniş bölgeye verilen isimdir. Herhangi bir köy ve mahalle ile doğrudan ilişkili değildir.
Nerede Bu Bertiz
Günümüzde sınırları, Bertiz Çayı havzasının ötesine de taşmıştır. Suları küçük derelerle doğrudan Ceyhan’a dökülen Sarıçukur ve Menzelet Barajı’na gömülmüş batık köy Çakırdere ile Aksu havzasında kalan Kale ve Soğukpınar gibi köyler bu duruma örnek verilebilir.
Bugün Bertiz’e dahil olduğu düşünülen 22 köy/mahalle bulunmaktadır. Bunların on beşi Dulkadiroğlu, dördü Onikişubat, üç tanesi de Çağlayancerit ilçesine bağlıdır.
Bertiz İsminin Kökeni
Bölgenin isminin kökeni dair de çok fazla söylence var. Bunlardan en fazla dillendirileni bölgeye yerleşen ilk Türk boylarıyla ilişkilidir. Buna göre göçebe Türkmenlerin hayvancılıkla uğraştıkları dönemlerde, sağılan sütler bozulmadan bir an evvel tereyağı ve peynire dönüşsün telaşıyla, yayıklar çalkalansın, mayalar çalınsın diye tüm oba koşuşturup birbirini “Beri Tez! Beri Tez!” diye çağırırken Bertiz isminin doğduğu ifade edilir. Buna dair hiçbir yazılı kayıt yoktur ortada.
Oysa bölgenin isminin Türkler yerleşmeden çok önce de aynı olduğunu ve günümüze kadar bu topraklara hakim olan her ulusun bu ismi en azından 1300 yıldır koruduğunu yazılı kaynaklardan anlıyoruz.
Geriye doğru gidersek 16 yy’dan 20 yy. başlarına kadar tüm Osmanlı arşivlerinde ve muhasebe defterlerinde Bertiz ismini okuruz.
12 yy. Haçlı seferleri kayıtlarında da bölge karşımıza Paratis/Pertus/Berdus olarak çıkar. Sparabed’in vakayinamesinde Bertiz’in, 1198 yılında Engizek, Güredin, Geben, Fırnız ve Anabat ile birlikte bir Ermeni piskoposluk merkezi olduğunu görürüz. Sparabed, Berdus Piskoposu Stefan ile Berdus Prensleri Levon ve Grigor’a; Rupenyan sülalesinden 2. Levon’u “Ermeniler Kralı” olarak tanıyan ruhani ve askeri şeflerin listesinde yer vermiştir. Bertiz1208 tarihli II. Hetum vakayinamesinde ise Hüsrev Şah’ın (Gıyaseddin Keyhüsrev) Berdous’u Ermenilerden aldığını ve Levon’un oğlu Prens Grigor’u da ele geçirdiği belirtilir. Bu piskoposluğun günümüzde nereye denk geldiği, Bertiz’in hani köyüne, hangi tepesine düştüğü ise bilinmediği gibi herhangi bir araştırma da yapılmamaktadır.
Bu konuda ulaşabildiğim en eski yazılı kaynak, 895–908 yılları arasında Bizans İmparator VI. Leon tarafından ya da imparator adına yazılmış Taktika isimli eser oldu. Üzerinde yaşadığımız toprakların hakimiyeti amacıyla Abbasiler ve Bizanslar arasında önemli mücadelelerin sürdüğü 9. yy’da VI. Leon’un babası olan İmparator Basil Kapadokya üzerinden gelip Germanicia üzerinden Kuzey Suriye’ye geçmişti. Afşinli Bizans İmparatoru Mauricius’un Strategikon eserinden de alıntılar bulunan kapsamlı bir askeri talimat niteliğindeki Taktika’da VI. Leon, babasının ordularıyla birlikte geçtiği Bertiz’i şöyle anlatılır:
“Basil, Cocussus’dan (Göksun) Germanicia’a (Maraş) bu seferinde alışılmışın dışında (Pyramus) Ceyhan Vadisini takip ederek ulaşmıştı. Nehrin Torosları yardığı dar vadiden (Kısık Vadisi) sonra Ceyhan’ın sol sahilindeki bir kolu olan Paradeisos isimli akarsuyu takip etmişlerdi.”
Görüldüğü üzere bu kayıtlarda Bertiz Çayı olarak bildiğimiz akarsuyun ismi Paradeisos olarak geçmektedir. Antik Yunanca’da etrafı duvarlarla çevrili manasına gelen bu isim, güneyinde Ahır Dağı, kuzeyinde ise Engizek Dağı’nın bir duvar gibi yükseldiği çaya ve bölgeye doğrudan uymaktadır.
Bugün İngilizce (Paradise), İtalyanca (Paradiso), Almanca (Paradies), Fransızca (Paradis), İspanyolca (Paraiso) gibi modern pek çok Avrupa dilinde cennet manasına gelen sözcüklerin kökeni de antik Yunanca’daki bu tamlamaya dayanmaktadır.
Arapça, Farsça, Urduca ve Türkçe gibi doğu dillerinde cennetten bir bahçe olarak bilinen firdevs kelimesi de yine aynı kökene dayanır.
Bertiz’de Gezmek
En başta belirttiğim gibi Bertiz’in neredeyse tüm köyleri bağ ve bahçeleriyle meşhurdur. Ceviz, üzüm, incir, sumak gibi pek çok ürün en kaliteli haliyle bu bölgede yetişir. Eylül başında cevizi, ekim başında üzümü çıkar. Bu mevsimlere denk gelirseniz eğer Türkiye’nin en kalitelileri arasında olan ceviz ve üzümleri dalında tatmak için mutlaka uğramalısınız. Yolunuz düşmüyorsa dert etmeyin. Çarşıda pazarda Bertiz’den gelen pekmezler, cevizli sucuklar, peynirler tezgahları her daim süsler.
Bertiz’in doğası da sıradışıdır. Kısık Vadisi, Savruk Şelalesi, Yedikuyular Kayak Merkezi gibi yoğun ziyaret edilen önemli doğal varlıklarımız buradadır. Menzelet Barajı’nın en güzel manzaraları da Bertiz’den izlenir. Akdeniz iklimin bir bıçak gibi kesildiği Ahır Dağı’nın ardında kalan bu bölgede yüksek rakımlarda kışlar sert geçerken vadi tabanına yakın bölgelerde ılıman bir hava yaşanır. Dört mevsimin ayrı güzellikler sunduğu bu coğrafyada doğa yürüyüşleri yapabilir, bisiklet ve araçla köyler arasında hiçbir rota planı yapmadan gezilere çıkabilir, yöresel ürünlerin tadıp, adım başı karşınıza çıkacak pınarlardan kana kana içebilirsiniz. (
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
)
Moderatör tarafında düzenlendi: