Burdur-Ağlasun İlçesi

Ağlasun'da Antik Yaşam

Toros Dağları’nın eteklerinde, doğayla uyumlu bir biçimde konumlanan Sagalassos, sadece coğrafi açıdan değil, kültürel olarak da zirvede bir kenttir. M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren Helenistik etkilerle biçimlenen kent, Roma döneminde de önemini koruyarak bölgenin önde gelen yerleşimlerinden biri hâline gelmiştir. Bugünkü Ağlasun’un kalbinde yatan bu kadim şehir, antik dünyanın taşlara kazınmış öyküsüdür.

Mimari ve Kent Dokusu

Sagalassos’un en dikkat çekici özelliklerinden biri, zorlu arazi yapısına rağmen oldukça planlı bir kent düzenine sahip oluşudur. Tiyatro, agora, hamam, kütüphane ve özellikle Antoninler Çeşmesi gibi anıtsal yapılar, bu kentin yalnızca işlevsel değil, aynı zamanda estetik bir hassasiyetle inşa edildiğini gösterir. Kentin yamaçlara kurulmuş yapısı, dönemin mühendislik bilgisiyle doğaya meydan okurcasına şekillenmiştir.

Toplumsal ve Kültürel Yaşam

Sagalassos halkı, hem yerel Pisidia geleneklerini hem de Roma dünyasının kozmopolit kültürünü benimsemiştir. Yazıtlar ve mezar taşları, yurttaşlık bilincinin, dini törenlerin ve kolektif yaşamın önemli olduğunu göstermektedir. Gymnasion, tiyatro ve tapınaklar; hem eğitim hem ibadet hem de sosyal etkileşim alanı olarak toplumun belleğinde merkezi yer tutmuştur.

Ekonomik Faaliyetler

Kentte hayat yalnızca kültürel değil, ekonomik açıdan da canlıydı. Tarım, zeytin üretimi, hayvancılık ve seramik endüstrisi gibi faaliyetler hem iç tüketimi hem de dış ticareti beslemiştir. Özellikle seramik üretiminde ulaşılan teknik seviye, Sagalassos’un Anadolu’daki üretim merkezlerinden biri olmasını sağlamıştır. Roma İmparatorluğu ile kurulan ekonomik ağlar, kentin refah düzeyini uzun yıllar korumasına olanak tanımıştır.