Arda33
Üye
Elaiussa Sebaste veya Elaeousa Sebaste (Grekçe Ελαιούσα Σεβαστή), Mersin'in Silifke yönünde 55 km (34 mil) uzaklıkta, Kilikya'nın güney Anadolu kıyısında (günümüzde Erdemli ilçesine bağlı Ayaş kasabası) yer alan antik bir Roma kenti.
"Elaiussa" (Ελαιούσα) adı, Yunanca "elaion" (ἔλαιον) kelimesinden türemiştir ve zeytin anlamına gelir (Elaiussa'da çok sayıda zeytin ağacı bulunuyordu). MÖ 2. yüzyılda, Akdeniz'de anakaraya dar bir kıstakla bağlı küçük bir ada üzerine kurulmuştur.
Zeytin yetiştiriciliğinin yanı sıra, Roma İmparatoru Augustus döneminde Kapadokya Kralı Archelaus'un buraya yerleşmesi de şehrin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Kıstak üzerine yeni bir şehir kuran Archelaus, buraya Latince "Augusta" kelimesinin Yunanca karşılığı olan Sebaste adını vermiştir. Şehir, MS 74 yılında Roma İmparatoru Vespasianus'un Kilikya'yı korsanlardan temizlemesiyle altın çağını yaşadı. Ancak, MS 3. yüzyılın sonlarına doğru, 260 yılında Sasani Kralı I. Şâpûr'un ve daha sonra İsauryalıların akınları nedeniyle önemi azalmaya başladı. Antik kaynaklar, şehrin varoluş tarihini ve kiliseler ile bazilikaların Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerine kadar nasıl ayakta kaldığını anlatmaktadır. MS 6. yüzyılda komşusu Korikos (Kızkalesi) gelişmeye başladığında, Elaiussa Sebaste tarih sahnesinden yavaşça silinmiştir.
Buradaki ilk yerleşimin bulunduğu ve 1995 yılından bu yana İtalyan arkeolog Eugenia Equini Schneider başkanlığında kazıların devam ettiği ada, bugün neredeyse tamamen kum altında kalmıştır. Her iki yanındaki limanlar için güvenlik sağlayan bir konumda bulunan orijinal yerleşim, günümüzde bir yarımadadır.
Yarımadanın batı koyuna bakan tarafında bir hamamın, bir sarnıcın, bir savunma duvarının ve bir dalgakıranın kalıntıları görülebilir. Ancak şehirde gün yüzüne çıkarılan en önemli kalıntılar, zemini mozaiklerle döşeli bir hamam ve dairesel tabanlı küçük bir bazilikadır.
Günümüzde Elaiussa ve Sebaste'yi ikiye bölen D.400 karayolunun karşı tarafında, MS 2. yüzyıla tarihlenen bir tiyatro bulunmaktadır. 23 sıra oturma yerine sahip, bu yapının basamakları ve süslemeleri yüzyıllar süren yağmalama nedeniyle büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Tiyatronun hemen yanında, büyük olasılıkla imparatorluk döneminde inşa edilmiş olan agora yer alır. Yarısı yıkılmış bir savunma duvarıyla çevrili agoranın girişinde, bir zamanlar aslan şeklinde iki anıtsal çeşme yükseliyordu. Agoranın içinde ise büyük bir kilise bulunmaktadır; bu kilisenin mozaik döşemesini korumak amacıyla zemini kumla kaplanmıştır.
Elaiussa'nın bilinen tek tapınağı, şehrin dışında, denize hakim bir tepe üzerinde konumlanmıştır. Başlangıçta uzun kenarında on iki, kısa kenarında altı adet Korint sütunu bulunan bu tapınağın günümüzde sadece iki sütunu ayakta kalabilmiştir.
Tapınak ile agora arasındaki limonluklar arasında yer alan büyük bir hamam kompleksi ise, antik Roma dönemine özgü ve Anadolu'da az kullanılan özel bir teknikle inşa edilmiştir.
Elaiussa Sebaste kalıntıları, antik Kilikya şehirleri arasında en zengin ve en etkileyici nekropolü (mezarlık alanı) de barındırır. Şehrin kuzeyindeki bir tepe üzerinde yer alan "Mezarlar Caddesi", limon ağaçları arasına dağılmış, farklı şekil ve boyutlarda yüze yakın mezarı barındırmaktadır. Kilikya Trakeia'sına özgü bu anıtsal mezarların estetik formları oldukça dikkat çekicidir.
Lamos ("Limon") Nehri'nden kalıntılara su taşıyan antik su kemerleri de şehrin iki girişini süslemektedir. Özellikle şehrin batısında bulunan su kemeri nispeten iyi durumdadır. Yüzyıllar önce bu su kemerleri, Korikos'a (Kızkalesi) kadar uzanan bir kanal sistemi oluşturmaktaydı.
Su kemerinin tam karşısında, küçük bir yükseltinin üzerinde kapaklı bir lahit yer alır. "Prenses Mezarı" olarak bilinen bu lahit, Anadolu mezar geleneğinin önemli bir örneğidir.
"Elaiussa" (Ελαιούσα) adı, Yunanca "elaion" (ἔλαιον) kelimesinden türemiştir ve zeytin anlamına gelir (Elaiussa'da çok sayıda zeytin ağacı bulunuyordu). MÖ 2. yüzyılda, Akdeniz'de anakaraya dar bir kıstakla bağlı küçük bir ada üzerine kurulmuştur.
Zeytin yetiştiriciliğinin yanı sıra, Roma İmparatoru Augustus döneminde Kapadokya Kralı Archelaus'un buraya yerleşmesi de şehrin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Kıstak üzerine yeni bir şehir kuran Archelaus, buraya Latince "Augusta" kelimesinin Yunanca karşılığı olan Sebaste adını vermiştir. Şehir, MS 74 yılında Roma İmparatoru Vespasianus'un Kilikya'yı korsanlardan temizlemesiyle altın çağını yaşadı. Ancak, MS 3. yüzyılın sonlarına doğru, 260 yılında Sasani Kralı I. Şâpûr'un ve daha sonra İsauryalıların akınları nedeniyle önemi azalmaya başladı. Antik kaynaklar, şehrin varoluş tarihini ve kiliseler ile bazilikaların Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerine kadar nasıl ayakta kaldığını anlatmaktadır. MS 6. yüzyılda komşusu Korikos (Kızkalesi) gelişmeye başladığında, Elaiussa Sebaste tarih sahnesinden yavaşça silinmiştir.
Buradaki ilk yerleşimin bulunduğu ve 1995 yılından bu yana İtalyan arkeolog Eugenia Equini Schneider başkanlığında kazıların devam ettiği ada, bugün neredeyse tamamen kum altında kalmıştır. Her iki yanındaki limanlar için güvenlik sağlayan bir konumda bulunan orijinal yerleşim, günümüzde bir yarımadadır.
Yarımadanın batı koyuna bakan tarafında bir hamamın, bir sarnıcın, bir savunma duvarının ve bir dalgakıranın kalıntıları görülebilir. Ancak şehirde gün yüzüne çıkarılan en önemli kalıntılar, zemini mozaiklerle döşeli bir hamam ve dairesel tabanlı küçük bir bazilikadır.
Günümüzde Elaiussa ve Sebaste'yi ikiye bölen D.400 karayolunun karşı tarafında, MS 2. yüzyıla tarihlenen bir tiyatro bulunmaktadır. 23 sıra oturma yerine sahip, bu yapının basamakları ve süslemeleri yüzyıllar süren yağmalama nedeniyle büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Tiyatronun hemen yanında, büyük olasılıkla imparatorluk döneminde inşa edilmiş olan agora yer alır. Yarısı yıkılmış bir savunma duvarıyla çevrili agoranın girişinde, bir zamanlar aslan şeklinde iki anıtsal çeşme yükseliyordu. Agoranın içinde ise büyük bir kilise bulunmaktadır; bu kilisenin mozaik döşemesini korumak amacıyla zemini kumla kaplanmıştır.
Elaiussa'nın bilinen tek tapınağı, şehrin dışında, denize hakim bir tepe üzerinde konumlanmıştır. Başlangıçta uzun kenarında on iki, kısa kenarında altı adet Korint sütunu bulunan bu tapınağın günümüzde sadece iki sütunu ayakta kalabilmiştir.
Tapınak ile agora arasındaki limonluklar arasında yer alan büyük bir hamam kompleksi ise, antik Roma dönemine özgü ve Anadolu'da az kullanılan özel bir teknikle inşa edilmiştir.
Elaiussa Sebaste kalıntıları, antik Kilikya şehirleri arasında en zengin ve en etkileyici nekropolü (mezarlık alanı) de barındırır. Şehrin kuzeyindeki bir tepe üzerinde yer alan "Mezarlar Caddesi", limon ağaçları arasına dağılmış, farklı şekil ve boyutlarda yüze yakın mezarı barındırmaktadır. Kilikya Trakeia'sına özgü bu anıtsal mezarların estetik formları oldukça dikkat çekicidir.
Lamos ("Limon") Nehri'nden kalıntılara su taşıyan antik su kemerleri de şehrin iki girişini süslemektedir. Özellikle şehrin batısında bulunan su kemeri nispeten iyi durumdadır. Yüzyıllar önce bu su kemerleri, Korikos'a (Kızkalesi) kadar uzanan bir kanal sistemi oluşturmaktaydı.
Su kemerinin tam karşısında, küçük bir yükseltinin üzerinde kapaklı bir lahit yer alır. "Prenses Mezarı" olarak bilinen bu lahit, Anadolu mezar geleneğinin önemli bir örneğidir.