Muğla denilince akla ilk olarak bembeyaz badanalı evleri, taş sokakları, sakinliği ve güler yüzlü insanları gelir. Ama bir de bugünün Muğla’sına yön veren, hafızalarda yer etmiş, kalplerde iz bırakmış bir eski zaman Muğla’sı vardır ki, onu ancak yaşayan bilir, özleyen hisseder…
Arasta Çarşısı’nın Taş Zemininde Kaybolmak
Eski Muğla’nın kalbi Arasta'da atardı. Sabahın ilk saatlerinde kepenk açan esnafların selamlaşmaları, kalaycıların çekiç sesi, terzilerin ölçü alırken yaptığı sohbetler… Bugün hâlâ açık olan bazı dükkânlar, geçmişin izlerini taşıyor ama ne yazık ki o eski canlılık yok. Eski Arasta’da yürürken taşların arasında zaman kaybolur, insan kendini başka bir çağda hissederdi.
Meydan Kahvesi ve Sabahlara Dek Sohbetler
Muğla’nın sosyal hayatında Meydan Kahvesi ayrı bir yer tutar. Çay ocaklarının fokur fokur kaynayan semaverleri, taş bardakta gelen demli çayın yanında edilen memleket muhabbetleri… Hele Ramazan akşamlarında ya da yaz gecelerinde meydan kahvesinde toplanan kalabalık, kentin kalbinin orada attığını hissettirirdi. Şimdilerde zincir kafeler çoğaldı ama o tahta sandalyeli, sade kahveli günlerin yeri dolmadı.
Açıkhava Sinemaları ve Yazlık Aşklar
Bir zamanlar Muğla’da yaz demek, açıkhava sineması demekti. "Hisar Sineması" gibi yerlerde gençler sessizce bir araya gelir, yıldızların altında film izlerdi. Perdeye yansıyan görüntüler kadar, arka sıralarda yaşanan ilk bakışlar, kısa yaz aşklarının başlangıç anlarıydı. Patlamış mısır ve gazozla harmanlanan bu anılar, bugün sadece anlatılarda yaşıyor.
Faytonların Arasında Yavaş Yaşam
Arabaların henüz her sokağı sarmadığı günlerde, Muğla’da ulaşım çoğunlukla yürüyerek veya faytonlarla sağlanırdı. Hele sabahları pazara giden kadınların sessiz sohbetleriyle dolu o yolculuklar, şehrin sakin ve yavaş ritmine ahenk katardı. Bugünse o faytonların yerini hız, gürültü ve kalabalık aldı.
Hamursuz Ormanı ve Sessiz Hafta Sonları
Muğlalılar için Hamursuz Ormanı, sadece bir piknik alanı değil; aynı zamanda bir kaçış noktasıydı. Okuldan çıkan öğrenciler, ailesiyle hafta sonunu değerlendirenler ya da yalnızca yürüyüş yapmak isteyenler… Bu ormanda kuş sesleri eşliğinde kurulan yer sofralarında, yerel zeytinyağlılar paylaşılırdı. Şimdi doğa sevgisi hâlâ baki ama o dönemin masumiyetinde değilseniz, ruhunu tam hissedemeyebilirsiniz.
Sizce eski Muğla mı daha güzeldi, yoksa bugünkü modern ama hızlı Muğla mı?
Çocukken Arasta’dan aldığınız ilk oyuncak, meydandaki bir çay sohbeti, sinema sonrası eve dönüş yolu…
Siz de anılarınızı, eski fotoğraflarınızı ya da unutamadığınız detayları bu başlık altında bizimle paylaşın.
Birlikte geçmişin izini sürüyor, Muğla’nın kaybolan zamanlarını tekrar hatırlıyoruz.

Eski Muğla’nın kalbi Arasta'da atardı. Sabahın ilk saatlerinde kepenk açan esnafların selamlaşmaları, kalaycıların çekiç sesi, terzilerin ölçü alırken yaptığı sohbetler… Bugün hâlâ açık olan bazı dükkânlar, geçmişin izlerini taşıyor ama ne yazık ki o eski canlılık yok. Eski Arasta’da yürürken taşların arasında zaman kaybolur, insan kendini başka bir çağda hissederdi.

Muğla’nın sosyal hayatında Meydan Kahvesi ayrı bir yer tutar. Çay ocaklarının fokur fokur kaynayan semaverleri, taş bardakta gelen demli çayın yanında edilen memleket muhabbetleri… Hele Ramazan akşamlarında ya da yaz gecelerinde meydan kahvesinde toplanan kalabalık, kentin kalbinin orada attığını hissettirirdi. Şimdilerde zincir kafeler çoğaldı ama o tahta sandalyeli, sade kahveli günlerin yeri dolmadı.

Bir zamanlar Muğla’da yaz demek, açıkhava sineması demekti. "Hisar Sineması" gibi yerlerde gençler sessizce bir araya gelir, yıldızların altında film izlerdi. Perdeye yansıyan görüntüler kadar, arka sıralarda yaşanan ilk bakışlar, kısa yaz aşklarının başlangıç anlarıydı. Patlamış mısır ve gazozla harmanlanan bu anılar, bugün sadece anlatılarda yaşıyor.

Arabaların henüz her sokağı sarmadığı günlerde, Muğla’da ulaşım çoğunlukla yürüyerek veya faytonlarla sağlanırdı. Hele sabahları pazara giden kadınların sessiz sohbetleriyle dolu o yolculuklar, şehrin sakin ve yavaş ritmine ahenk katardı. Bugünse o faytonların yerini hız, gürültü ve kalabalık aldı.

Muğlalılar için Hamursuz Ormanı, sadece bir piknik alanı değil; aynı zamanda bir kaçış noktasıydı. Okuldan çıkan öğrenciler, ailesiyle hafta sonunu değerlendirenler ya da yalnızca yürüyüş yapmak isteyenler… Bu ormanda kuş sesleri eşliğinde kurulan yer sofralarında, yerel zeytinyağlılar paylaşılırdı. Şimdi doğa sevgisi hâlâ baki ama o dönemin masumiyetinde değilseniz, ruhunu tam hissedemeyebilirsiniz.
Sizce eski Muğla mı daha güzeldi, yoksa bugünkü modern ama hızlı Muğla mı?
Çocukken Arasta’dan aldığınız ilk oyuncak, meydandaki bir çay sohbeti, sinema sonrası eve dönüş yolu…
Siz de anılarınızı, eski fotoğraflarınızı ya da unutamadığınız detayları bu başlık altında bizimle paylaşın.
Birlikte geçmişin izini sürüyor, Muğla’nın kaybolan zamanlarını tekrar hatırlıyoruz.