1999 Gölcük (Mw7,4) ve 1912 Mürefte (Mw7.2) depremleri ile oluşan yüzey kırıkları arasında uzanan, Marmara Denizi'ni yaklaşık D-B doğrultusunda kat eden fay segmentleri (Doğudan batıya doğru sırasıyla Adalar, Avcılar ve Kumburgaz segmentleri)), İstanbul’un hemen güneyinden geçmektedir ve 1766 yılındaki büyük depremden bu yana kırılmamıştır (Ambraseys, 2002). 1766 depreminden bir önceki deprem ise Küçük Kıyamet olarak adlandırılan 1509 depremidir (Parsons, 2004). Tarihsel deprem etkinliği, bu bölgedeki ortalama deprem tekrarlanma aralığının 250 yıl civarında olduğunu kanıtlamaktadır. Ortalama deprem tekrarlanma aralığı dolmuş olan sismik boşluklar üzerinde ya da çevresinde meydana gelen orta büyüklükteki depremler aynı zamanda bölgeyi depreme daha duyarlı hale getirebilmektedir.
2006–2020 yılları arasında meydana gelen depremlerin sismolojik analizi, Marmara Denizi’ndeki bazı segmentlerin kilitli (locked), bazılarının sünümlü (creep), bazılarının ise geçiş (transition) zonu olduğunu ortaya koymuştur (Becker ve diğerleri, 2023).
Bu çalışmaya göre; batıdaki faylar küçük ve tekrarlayan depremler (sismik tekrarlayıcılar) üretmekte ve bu durun, yavaş sürünmeye (creep) işaret etmektedir. Buna karşın, Avcılar ve Adalar Segmentleri tamamen kilitli (locked) faylardır.
Ek’li haritada;
Kırmızı çizgi: Tamamen kilitli olan (locked) ve yüksek risk içeren Avcılar ve Adalar segmentlerini,
Turuncu: Geçiş zonu, (transition) olarak değerlendirilen Kumburgaz ve Ganos Segmentlerini,
Mavi: Zamana bağlı yavaş sürünme (creep) ile enerji boşaltan Tekirdağ segmentini göstermektedir.
23 Nisan 2025 Silivri (İstanbul) depremi (Mw6,2) geçiş zonu üzerinde meydana geldiği için doğusunda yer alan, toplam 71 km uzunluğundaki, kilitli Avcılar ve Adalar segmentlerini zorlamaktadır. Kumburgaz ve Avcılar Segmenti arasındaki sağa sıçramalı jog yapısı (releasing step over) bu zorlamaya karşı direnç gösteren bir bariyer olsa da dün gece meydana gelen Mw4,1 büyüklüğündeki depremin Avcılar Segmenti’nin ortasında meydana gelmesi, kilitli bölümün de aktive olduğunu düşündürmektedir.
Kaynak: Akın KURCER Hocanın Linkedinden yorumu