BUCA
Ege Bölgesi’nde, İzmir İline bağlı bir ilçe olan Buca, Nif Dağı’nın güney eteklerinde hafif engebeli bir arazide kurulmuştur. Nif Dağı’ndan kaynaklanan Melez Çayı Halkapınar’da denize dökülürken ilçe topraklarını da sulamaktadır.
BUCA ADI NEREDEN GELİYOR?
Kararas’ın Iconomos’tan naklen kaydettiğine göre 1235’te İzdik Devleti (Dukas Vatidis) Kralı İoyanis Lenvon Manastırı sınırlarını tespit ettirirken Kohi denen ve Kral yolu yakınında bir yerleşke adı olarak geçmektedir. Iconomos’a göre burası sonradan Buca adını alan yerdir. “Kohi” eski Yunancada bir kapalı açının iç tarafı, dibi anlamına gelmektedir. Yeni Yunancada Kohi, Gonia olmuş, daha sonra Bugia ve giderek Buca’ya dönüşmüştür. (kaynakçası Kararas: s. 8, Iconomos: s.8). Bir başka varsayım da son Bizans döneminde bu yörede büyük toprak sahibi olan Vuza ya da Vuzas isimli kişinin adından geldiği düşünülmektedir…
BUCA TARİHİ
Ege kıyıları uygarlık tarihinin en eski kentsel yerleşme ve aynı zamanda en hareketli bölgelerinden biri olmuştur. Roma’dan sonra Bizans, Arap ve Selçuklar arasında el değiştiren İzmir daha sonra Çaka Beyi, Selçuk Beylikleri, Osmanlılar, bir ara Rodos Şövalyeleri ve Timur’un elinde kalmış, nihayet Haçlı Seferleri, Venedikliler ve Cenevizlilerin etkinliklerini bertaraf eden Osmanlıların elinde 1426 da geçmiştir.
ANTİK DÖNEM
Yörede yapılan araştırmalarda ve rastlantı sonucu ele geçen buluntulardan Antik Çağda burada yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda, Kral Yolu bu yerleşimin yakınından geçmekteydi. İyon göçü sırasında kurulduğu sanılan kente Lidyalılar, Persler, Büyük İskender, Pergamon Krallığı ve Romalılar ile Bizanslılar (130-1076) hâkim olmuşlardır.
Buca’da 1868 yılında ortaya çıkarılan ve British Museum’a nakledilen Antik döneme ait bir kadın büstünden söz edilmektedir. Büst insan ölçeğinden büyüktür.
TÜRK HÂKİMİYETİ DÖNEMİ
Edinilen bilgiler Buca’nın yakın tarihimizde bir Rum köyü olarak belirdiğini ortaya koymaktır. Rumlar ile işi olan Avrupalı iş adamları ve bunların aileleri, İzmir yöresine ve Buca’ya yerleşmişler, Buca’nın gelişip zenginleşmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Yakın tarihimizde gayrimüslim nüfusun ve LEVANTEN adıyla anılan kesimin egemen sosyal sınıf halinde etkinlik kazanması Osmanlı yönetiminin ilk dönemlerdeki politikasına dayanır.
Fatih Sultan Mehmet işgal ettiği bölgelerdeki çeşitli millet ve mezheplere bağlı grupları kendi içlerinde örgütleyerek bir ruhani lidere bağlamakla onlara, kolay karşı koyulamayacak bir şeref bahsetmiş oluyor, böylece kontrolü eline alıyordu.
İzmir’e gelip iş tutan ve yerleşen İngiliz, Fransız, Hollandalı, İtalyan ve diğer Levanten ailelerden meydana gelen toplum, Buca’da bir ortak kültür oluşturmuştur. Bu toplum içerisinde özellikle İngilizlerin Buca’da yoğunlaştıklarını görüyoruz. Buca’da bir St. Jean Baptist kilisesi yaptırma fikri ilk defa 1805te Bornova’daki Fransiskan rahipleri tarafından ortaya atılmış, 1815’de Buca’da oturan beş yüz kadar Katolik nüfus için yaptırılan ibadet yeri 1840’ta Roma kilisesi tarafından geliştirilmiş ve bir papaz atanmıştır. Bu kilise günümüzde de kullanılmaktadır. Aynı şekilde, Buca’daki Protestan toplumu tarafından 1838’de kurulan kilise, 1865’de cemaatten toplanan bağışlarla bugünkü hali ile yeniden yapılmıştır.
Buca tarihinde önemli bir olgu, 1860 yılında İngiliz Aydın Demiryolu (Otoman Railways) Şirketi tarafından, Türkiye’nin ilk iki demiryolu bağlantısından biri olan İzmir-Aydın tren yolunun Buca’ya uzatılmasıdır.
Buca daha önce değinildiği gibi, bir Rum köyü olarak tarih sahnesinde belirmiş, giderek Levantenler ve özellikle İngilizlerin büyük malikâneler yaptırarak yerleştikleri bir banliyö niteliği kazanmıştır.
Buca’da tiyatro faaliyetleri yoğundu. Eski Yunan stilindeki Apollo Açıkhava tiyatrosu 1820’lerden itibaren amatör ve profesyonel grupların oyunlarına sahne olmuştur.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.