Çarşıbaşı’ndaki kilise temelli yapının 1102 yılında St. Paul Katedrali olarak yapıldığı söylenmektedir. Roma sitilinde kalın ve yüksek duvarları, iç kısmı geniş, dışa bakan tarafı dar, derin pencereleri ve kalın sütunları ile dikkat çekicidir. Bazı kaynaklarda Ortaçağ’ın başlarına ait bir Ayasofya Kilisesi’nden söz edilir ve Papa’nın elçisi Mainz Piskoposu Konrad Von Wittelsbach’ın 6 Ocak 1198’de burada, Ruppenlerden l.Leon’u Ermeni Kralı olarak tanıdığı ve taç giydirmiş olduğu anlatılır. 1704’de Tarsus’a gelen P.Lucas’da burada bir Grek ve bir Ermeni Kilisesinden söz ederek Ermeni kilisesinin Paulus’un kendisi tarafından inşa edildiğini belirtir. 1851 yılında Tarsus’a gelen V.Langlois de bu kiliseyi ziyaret etmiştir. Roma stilinde kalın ve yüksek duvarları, iç kısmı geniş,dışa bakan tarafı dar, derin pencereleri ve kalın sütunları dikkat çekicidir. Kilisenin bahçesine batı yönde bulunan ve cephesi oldukça süslü bir kapıdan girilir. Yapı bu bahçe içerisinde yaklaşık 460 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır. Kesme taşlarla inşa edilen yapının dış uzun cephelerinde kör kemerler bulunmaktadır. Batıdaki ana kapıdan girilen salonun genişliği 19.30 metre, uzunluğu 17.50 metredir. Girişin sağında ve solunda birer yarım plaster sütun ve bu sütunların hizasında salonu üç sahına (nef) ayıran, ikişerli iki sıra halinde dört serbest sütun yer alır. Kuzey ve güney duvarlarda da yine yarım sütunlar bulunmaktadır. Aslında bu sütunlar gri renkli granit olup, antik çağ yapılarına ait olmaları muhtemeldir. Orta salonun genişliği 12.60 metre olup, üzeri tonozludur. Tavanın merkezine rastlayan bölümde, ortada Hz. İsa olmak üzere doğuda Yohannes ve Mattaios, batıda Marcos ve Lucas’ın freskleri bulunmaktadır. Yapının kuzey-batı köşesinde ise bir çan kulesi yer almaktadır.
Kilise daha sonra camiye çevrilmiştir Eski Cami, Kilise Camii veya Baytemür Camii isimleriyle tanınır. İnşa tarihi konusunda da farklı görüşler vardır. 2’nci yüzyıldan 14’üncü yüzyıla kadar geniş bir aralığa tarihleyen kaynaklar vardır.
Bazı kaynaklarda 1360’da Seyfeddin Bay-Temur el Harizmi’nin kiliselerden birisini camiye dönüştürdüğü ve bu nedenle “Bay-Temür Camii” adıyla anıldığı yazılıdır. Bazı kaynaklarda ise, 1415 yılında Ramazanoğlu Şebabettin Ahmet Bey’in kiliseyi cami haline getirerek yanma bir minare eklediği kayıtlıdır. Türkler bir şehri aldıklarında oradaki en büyük kiliseyi camiye çevirdikleri ve ezan okunup namaz kılındığı bilinir. Yukardaki rivayetlerin ikisinin de doğru olduğu, hatta kiliseden dönüştürülen ilk cami olması nedeniyle 1415 yılında onarılarak tekrar ibadete açıldığı düşünülmelidir. Bazilikal planlı, üç nefli, tonoz örtülü, sade bir yapıdır. Doğu tarafında apsis kısmı vardır. Güney duvarına mihrap eklenerek Ulucami plan şemasında bir cami haline getirilmiştir. Dıştan beşik çatı örtülüdür. Doğu cephesindeki girişin sağında minaresi bulunur. Kuzey cephesine son cemaat saçağı eklenmiştir. Yapı, önemi nedeniyle sürekli onarılmıştır. Tarihi bilinen onarımlar, 1868 ve 1900’de yapılmıştır. Son onarım 2007’de tamamlanmıştır.
Kaynak: Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü arşivi / Mersin Kaymakamlığı