Yapı tipik bir 18’inci yüzlyıl sonu konağıdır. Temel ve zemin katı moloz taş, ana katları ahşap karkas-tuğla karışımı olan yapı üç katlıdır. Ön cephesi caddeye, arka cephesi ise yapının bahçesine bakan konağa, cephe ortasında ışıklık pencereli cümle kapısından girilir. Ambar ve büyük hizmet bölümleri, mutfak, çeşme gibi mekan ve detaylarla ayrılmış olan zemin katta duvarlar moloz taşından inşa edilmiştir. Karanlık olan bu kattan üst katlara çıkan sağlı sollu merdivenin girişi ahşap olarak yapılmış geniş bir sivri kemer halindedir. Yanındaki dört katlı büyük Öküzoğulları Konağı gibi, cephelere yanlarda anıtsal çıkıntılar halinde yansıyan köşe odalarına sahip olan orta ve üst katlar orta sofalı, dört eyvanlı ve köşelerde birer köşe odalı simetrik plan düzeniyle benzer görünüştedirler. Tüm duvarları ve iç bölmeleri ahşap olan bu katlarda zengin bir ahşap oymacılığı ile birleşen duvar boyamacılığı bir zamanlar bu konutun ne derece zengin bir görünüşe sahip olduğunu göstermektedir. Köşe odalarına geçit verecek şekilde pahlanmış kare alanlar halinde olan sofaların eyvan geçişlerinde ve merdiven başlarında zarif ahşap doğramalı korkuluklar ve direkler vardır. Ayrıca kemer aralarında ve tavan bordürlerinde vazo içinden çıkan çiçekler, demetler canlı bir konturlama ile ve barok renk tonlamasıyla romantik bir anlayışla yapıldıklarını gösterir. Selamlık olarak kullanıldığı sanılan orta kat süslemesi, harem olarak kullanılması gereken üst kata göre daha ölçülü ve taşralı bir karakter taşır. Bu katta kemercikli ve şeritvari dekorlu çıtalı bir ahşap kaplama tüm iç mekan ve oda duvarlarını kaplamakta, köşe odalarında sedir şekilleri ve çubukluk, kavukluk gibi rokoko kemerli detaylar bu kaplamanın meydana getirdiği ciddi loşluğu hareketlendirmektedir.
Harem olarak kullanıldığı belirtilen üst kat, aynı simetrik planlama ile yapılmış, ayrıca diğer katlara göre kullanımına uygun bir renk ve aydınlık anlayışına nispeten çağdaş İstanbul Rokoko süslemesine yakın bir şekilde dekorlanmıştır. Bu katta bol pencere ile yeterli gelen ışığın oluşturduğu etkiyle de neşelenen mekan düzenlemesi, tavanlardaki zengin rokoko bitkisel kıvrımlı bordürlerle ve oda dolap kapaklarında ki renkli çiçek buketleriyle süslenmekte, köşe odalarındaki yuvarlak kemerli ve iç-dış bükey nişlerle canlı bir barok etkinin Sinop’un bu ünlü konağında yaşatıldığını göstermektedir. Bu ihtişamlı iç mekan etkisini zengin döşemeli Osmanlı yaşamı ve o zamanlar tüm deniz manzarasına açılan yapı ile birlikte düşünmek gerekir. Aynı tür barok kıvrımlanma, buruk bir neşeden kaynaklanan romantik etki ve manzaraya bu ihtişamla açılış, o dönem İstanbul’unda I. Abdülhamit’in Topkapı Sarayı harem dairesindeki odalarında daha zengin detaylı ve Avrupa rokoko üslubunda olmak üzere meydana getirilmiştir. Bu barok detaylama içinde bir köşe odasında görülen kırmızı damarlı mermer taklidi stukko uygulaması ise bu konakta çalışan usta ve nakkaşların 18’inci yüzyıl içlerinde başkent veya azınlık kökenli olarak Batı-Hristiyan etkilerini Sinop’un bu ayan konağına taşıdıklarını düşündürmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilen konak bugün Etnografya Müzesi olarak hizmet vermektedir.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.