Vikingler


Alıntı: Vikingler - Vikipedi

Vikingler, çoğunlukla 8. ile 11. yüzyıllar arasında yaşamış olan İskandinavyalı denizci, tüccar ve savaşçı kavimlerdir. “Viking” veya “Nors” aslında bir millet adı değildir; Danlara, Norveçlilere, İsveçlilere ve diğer İskandinav halklarına verilen genel bir isimdir.

İşte Vikingler hakkında bilmeniz gereken bazı önemli noktalar:

  • Denizcilik becerileri: Vikingler, yetenekli denizciler olarak bilinirlerdi. Uzun gemileriyle okyanusları aşarak keşif gezileri yapmışlar ve yeni topraklar bulmuşlardır. Hatta Kuzey Amerika’ya ulaşan ilk Avrupalılar Vikinglerdir.
  • Ticaret ve yağma: Vikingler, ticaret yollarını kontrol etmiş ve Avrupa’nın birçok yeriyle ticaret yapmışlardır. Ancak aynı zamanda acımasız savaşçılar olarak da tanınırlar. Avrupa kıyılarına baskınlar düzenleyerek yağma ve ganimet elde etmişlerdir.
  • Toplum Yapıları: Viking toplumu karmaşık bir yapıya sahipti. Savaşçılar, çiftçiler, tüccarlar, zanaatkarlar ve köleler gibi farklı sosyal sınıflar vardı. Toplum yönetimi genellikle güçlü bir jarl veya kral tarafından sağlanırdı.
  • İskandinav Mitolojisi: Vikingler zengin bir mitolojiye sahipti. Odin, Thor, Loki gibi tanrı ve tanrıçalara inanırlardı.

Vikingler hakkında daha fazla bilgi edinmek için şunları yapabilirsiniz:

3 Beğeni

VİKİNGLERİN TARİHİ
images (3)

Vikingler,8. yüzyıl ile 11. yüzyıl arasında, İskandinavya kıyılarında, Britanya adalarında ve Avrupa’nın kuzey kesimlerinde hüküm sürmüş olan savaşçı bir halktır. Viking kelimesi, İskandinav dillerinde, bu kuzeyli savaşçılara verilen isimdir. Aslında bir halktan ziyade bir kültürü temsilen kullanılır. O devirdeki Viking halkına, İskandinavcada kuzeyli anlamına gelen Nors denir. Vikingler batıya doğru ilerlerken, kardeş millet kabul edilen, Bizans’ın batısını koruyan Varangiyanlar da doğuya doğru ilerlemişlerdir. 8. ile 11. yüzyıllar aradında Avrupa’da yaşanan bu döneme, tarihte Viking Devri denir. Vikingler denizci ve barbar bir kavimdir. Berserk isimli savaşçıları dehşetengizdir. Şu an ki İsveç, Norveç, Danimarka ve İzlanda halkı ile Rusya’nın birazı torunları sayılır. Adları «deniz savaşçıları» anlamına gelen Vikingler, aslında iki ulusa, yani Varyaglar ile Normanlar’a mensup insanlardır. İsveçli olan Varyaglar doğuya doğru yayılmış, IX. yüzyılda Karadeniz’e, hattâ İran’a kadar uzanmışlardı. Bunların çoğu Rusya’da, Novgorod ve Kiev’de yerleştiler, barışçı ticaret erbabı olarak ipek karşılığında kürk ve köle alışverişi yaptılar. Bunların içinden prens Ryurik Hanedanı Rusya’da XVI. yüzyıla kadar hüküm sürdü. Normanlar Danimarkalı ve Norveç’ti olan Normanlar («kuzey adamları») batıya doğru denizleri fethe giriştiler. Usta gemici ve korkunç savaşçı olan bu insanlar İzlanda’yı, Grönland’ı ve Kanada kıyılarını ele geçirerek sömürgeleştirdiler. Pruvası ejderha başı biçiminde olan, yelkenle ve kürekle yol alan, dibi hemen hemen düz, uzun teknelerin üstünde Büyük Britanya’ya çıktılar, zengin manastırları yağmalayarak, ağır fidyeler alarak her yere korku ve dehşet saldılar. Aynı hızlı akın tekniği anakarada da uygulandı. Sen Irmağı boyunca denizden yukarı çıkan Normanlar, biri 845’te, diğeri 885’te iki kere Paris’e saldırdılar. Luvar vadisi, Bordeaux, Toulouse, Lizbon, Sevilla, hattâ İtalya bile onların saldırısına uğradı (Robert Guiscard, XI. yüzyılda Sicilya’yı ele geçirecektir). 911 yılında başkan Rollon, sonraları Normandiya adını alan bölgeye yerleşti ve yüz yıl kadar sonra buradan kalkan Fatih William I İngiltere’nin fethine girişti. İki yüzyıl kadar Avrupa’ya egemen olan bu Vikingler sanıldığı kadar yırtıcı insanlar mıydı? Bu putatapar savaşçı insanların saldırısından ödleri patlayan keşişlerin yazdığı hikâyelere fazla inanmamak gerekir. Sağa adı verilen kahramanlık destanları, onların savaşlardaki başarılarını anlatır; bu destanlar ve bıraktıkları bazı sanat eserleri, Vikingleri tanımak için en iyi kaynaklardır. Özgün Bir Uygarlık Çok çabuk Hıristiyan olmalarına rağmen Vikingler, geleneksel inançlarını korudular. Gene Savaş Tanrısı Odin’e kurbanlar sunuyor, cinleri-perileri kutluyorlardı. Çok iyi örgütlendikleri için ülkelerinde merkezî monarşiler kurdular. Arkeolojik kazılarda çeşitli eşya (koşum, kızak, araba takımları), süs parçalan (tokalar, bilezikler, gümüş madalyon ve gerdanlıklar), silâhlar (kılıçlar, kargılar, baltalar) ortaya çıkarıldı; bunların üzerindeki ejderha, kuğu, at ve yılan motiflerinin büyülerle ilişkili bir anlamı olduğu sanılır. Tahkim edilmiş Viking köylerinin sokakları odun döşeliydi; bu köylerde kumtaşından ve granitten yapılmış, üzeri yazılı ve resimli mezar taşları bulundu. Derebeyliğin Güçlenmesi Viking yayılmasının sonuçlarından biri Avrupa’da derebeyliğin güçlenmesi oldu. Gerçekten bu sürekli tehdit karşısında krallar, soyluları kendi topraklarında kendi silâhlarıyla savunmakta ve köylüleri, tahkim edilmiş yerlerde korumakta serbest bıraktılar. Böylece derebeyler bağımsızlığa yöneldiler ve krallık karşısında güçlerini artırdılar. Arkeolojik Yerler En önemli araştırmalar Oseberg’de (Norveç) ve Jelling’deki (Danimarka) bir kral mezarlığında gerçekleşti. Eski Tralleborg ve Jutland kalelerinde, Hedeby köyünde Viking yapı tekniği ortaya çıkarıldı. İsveç’te Gotland Adası’nda çok değerli kalıntılar bulundu.

Birkaç Viking Geleneği Deniz savaşçıları olan Vikinglerin, zarif biçimli tekneleri bazen 20 m.den uzun olur, hem kürek hem de yelkenle yol alabilir ve alçak su kesimleri sayesinde, hem denizde hem de nehirlerde kullanılabilirdi. Ölen Viking şefleri, tabut yerine bu teknelerden biriyle gömülürdü. İskandinavya’da yapılan arkeoloji kazılarında, çok ustaca yontulmuş ağaç ve madenden yapılma pek çok eşya ortaya çıkarılmıştır. Uzun seferlerden dönüşte bu geniş ahşap evlere çekilen Vikingler, esirlerinin hizmet ettiği şölenlerde, kendi kahramanlık öykülerini dile getiren ozanları dinlemeyi pek severlerdi. Vikingler Mesudiye’ye uğradı mı? Ordu’nun Mesudiye ilçesinde, ilginç kaya yazıtları ve resimler bulundu. Yazıt ve resimleri ilginç kılan, kayaların üzerindeki figürler; figürlerde, gemilerin uç tarafında hayvan başı motifleri bulunuyor. Motiflerin, Vikinglerle ilgili olabileceği öne sürülüyor. Köylüler, yüksek kayalıklar üzerinde bulunan birtakım resimlerden bahsediyorlardı. Eski zamanlardan kaldıklarını söyleyip, pek de bir şeye benzetemediklerini anlatıyorlardı: “Kayaların üzerinde gemiler, savaşçılar, kürekler var” diyorlardı. Yer, Ordu’nun Mesudiye ilçesine bağlı Esatlı Köyü’ydü. Esatlı, Köy-Kent Projesi’ne dahil olan bir yerleşim yeriydi. Köylülerin hararetli bir şekilde kaya yazıtlarından bahsettikleri kişi ise Arkeoloji ve Sanat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Nezih Başgelen’di. Israrla bu resimleri görmesini istiyorlardı, Başgelen kabul etti ve birkaç köylüyle birlikte sözü edilen yere gitti. Köylülerin gösterdiği nokta ulaşılması zor kayalıklardı, zar zor kayaları tırmandı. Gerçekten de kayalıkların üzerinde birtakım resimler vardı. Aslında buraya kadar her şey normaldi. Anadolu birçok uygarlığa beşiklik etmişti ve bu uygarlıklardan birine ait olabilirdi bu figürler. Ama kayalıklar üzerinde, bu anlamda normal olmayan bir şeyler vardı; gemiler, kürekler, savaşçılar ve gemi motiflerinin uç taraflarında birtakım hayvan motifleri yer alıyordu. Başgelen, bilgi darağacını film şeridi gibi gözünün önünden geçirdi, biraz düşündü… Olabilir miydi? Sonra “neden olmasın” dedi kendi kendine; bu, resimli romanlar diye tabir ettiği ve insanların hayatlarında karşılaştıkları duygu ve düşünceleri yansıtan figürler Vikingleri anımsatıyordu. Peki ama Vikingler bu bölgeye kadar gelmişler miydi? Ancak uzmanlar çözebilir Mesudiye Kurultayı nedeniyle bölgeye gidip, bu yazıtları gören ve dünya kamuoyuna duyuran Nezih Başgelen, yazıtlarla ilgili şunları söylüyor: “Mesudiye Dağları’nda, ilginç kaya resimlerinin varlığını duyduk. Bunları incelemek için yöreye gittiğimizde, kayalarda ‘grafitiler’ diye isimlendirebileceğimiz tarzda ve ancak uzmanları tarafından çözülebilecek birtakım duvar yazıları ile karşılaştık. Şu an için bunların ne olduğunu bilmiyoruz. Bu konunun dünyada sayılı uzmanları mevcut ve onlarla bağlantıya geçmek gerekiyor, çünkü bunlar normal bir yazıt değil. Sonuçta ne olduğunu anlamamız için çok iyi bir şekilde analiz edilmeliler. Çünkü ‘grafitiler’ insan elinden çok hızlı bir şekilde çıktıkları için zaman zaman okunması çok zor olabiliyor.” Buluntular arkeolojik açıdan gerçekten ilginç, öğrendiğimize göre ancak ‘yakın örnekler’ diyebileceğimiz resimlere Kars’ın Kağızman ilçesi ‘Camışlı’ Köyü’nde rastlanmış. Peki bu grafitiler hangi dönemden kalmış olabilir? Başgelen bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Gördüğümüz kadarıyla bunlar ‘Ortaçağ’ kültürleri diyebileceğimiz veya ‘Ortaçağ Tarihi’ içinde değerlendirebileceğimiz grafitiler. Şimdi burada neler var; çok ilginç, mesela bazı uzmanların gemi, bazı uzmanlarınsa ilginç yaratıklar olarak düşündüğü birtakım semboller söz konusu. Arka tarafta bir olay anlatılmaya çalışılmış, mesela süvariler karşımızda, atlarına binmiş koşarlarken resmedilmişler ve ellerinde silahlar veya av aletleri var. Bunlarla birlikte aynı zamanda avcılık var, güneş motifleri var, çeşitli yazılar var. Yine en enteresanı bahsettiğimiz gemi motiflerinin uçlarında aynı ‘Viking’ gemilerindekileri andıran hayvan başları var. Bunların bazılarının içlerinde ve arkalarında da insan motifleri var ki, bu insanlar da sanki ellerini açmışlar öylece duruyorlar. Bir de kürekler bulunuyor; dört yanda dört kürek var. Bir açıdan bakınca gerçekten bir Viking gemisi. Ama bazı uzmanlara göre de bu resimler bir çeşit hayvan ve kürek olarak görünenler de bu hayvanın bacakları. Tabii bunlar şu an için sadece birtakım yorumlar.” Varsayımı doğrular bilgiler var Nezih Başgelen’in belirttiği gibi, çizimler Vikinglere ait ise onlarla ilgili başka buluntular da ele geçmeli? Başgelen bu noktayı geçmiş verilerle birlikte değerlendiriyor: “Eğer bunlar gerçekten Viking gemisi ise; ki tarihsel kaynakları incelediğimizde bu varsayımı doğrular bilgilere rastlıyoruz. Şöyle ki, Vikingler 11. ve 12. yüzyıllarda bizim Karadeniz kıyılarımıza geliyorlar, hatta İstanbul’a kadar gelip Ayasofya’da bir yazıt bile bırakıyorlar; ‘Halfdan buradaydı’ diye yazılı meşhur bir ibaredir bu. Rünik alfabe ile yani Vikinglerin o dönemde kullandıkları alfabe ile yazılmış bir yazıt. Bundan sonra ticaret ve diğer unsurlar nedeniyle Hazar Denizi’ne kadar gittiklerini biliyoruz. Ayrıca, bu tarz kaya resimlerine ve yazıtlarına, Karadeniz’i çevreleyen coğrafyada Kafkaslarda, Kırım’da ve Balkanlarda da rastlanmaktadır.” Bu veriler sonucunda birtakım çıkarımlar yapılabilir, ancak gerçeği öğrenmek için bir süre beklemek gerekecek. Fakat bugün için Başgelen şunları söylüyor: “Şimdi insanın aklına şöyle bir varayım geliyor: Mesudiye’de, daha geniş olarak da bu bölgede yaşayan insanlar, buralardaki koloniler, çok eski zamandan beri kıyı ile çok yoğun ticaret ilişkisi içindeydiler, sebebi de buralarda çok zengin maden yatakları bulunmasıydı; arkeolojik veriler bu yatakların çok eski zamanlardan beri işletildiklerini de kanıtlıyor. Bu madenler gümüş, demir ve bakır. Acaba buradaki yerli halk, kuzeyden gelen Vikingleri görüp etkilenerek bu gemi resimlerini yapmış olabilir mi? Garip garip gemileri olan bu insanlarla dostane veya tam tersi bir ilişki içine girmişler midir? Çünkü savaşların da tasvir edildiği görülüyor. Bazı ikonografik betimlemeler de söz konusu, örneğin elinde büyük bir mızrak tutan ve sanki bir canavarı öldüren bir tip, bir ikonografik kişilik karşımızda biçimleniyor. Öte yandan pek çok sarmal motif ve göksel motif de işlenmiş. Sonuçta birileri gelip burada kendi düşünce ve inançları doğrultusunda bir şeyler tasvir etmiş, bir şeyler anlatmaya çalışmış ve bunlar insan elinden çıkmış. Bir duygu var, bir tarif var. İşte bu mesajların kimlere ait olduğunu, ne anlattığını ve niçin yapıldığını anlayabilirsek, ilginç sonuçlar elde edebiliriz ve bunu yapmalıyız da. Ayrıca turizm açısından bakarsak bunlar çok ilgi çekecek buluntular. Ancak şu an yapabileceğimiz, ortaya birtakım sorular atmaktan ibaret.” Bu grafitilerin bilimsel değerlendirmesinin yapılması için, daha çok yurtdışından birtakım isimlerin inceleme yapması gerekiyor. Fakat bu arada bir noktayı da ısrarla vurguluyor Başgelen: “Bizim bu konudaki uzmanlarımız, genelde Karadeniz Bölgesi’nin dışındaki bölgelerde yoğunlaşan çalışmalar içindeler. Çünkü Karadeniz, arkeolojik açıdan kısır bir bölge. Karadeniz arkeolojisi üzerinde çalışan insanımız da çok az. Ancak Tempo’nun da duyurmasıyla birlikte ben inanıyorum ki, Türkiye’deki bilim insanlarından da bu konuda açıklama yapanlar olacaktır ve de olmalıdır. Gelecek olan tepkiler, Türkiye’nin bu konudaki bilgi birikimini de ortaya koyacaktır.” Bu da vikingler insanlarıdır ve ülke devlet sınırlarıdır : http://tinypic.com/r/24l7h48/6 http://tinypic.com/r/6ga2cj/6 Amerika kıtasına ilk gidenlerin Kristof Kolomb’un gemicileri değil de Vikingler olduğunu biliyor muydunuz? MS 1001 yılında büyük bir yolculuk gerçekleşmiş ve Vikingler bilinmeyen kıtaya ulaşmışlardı. http://tinypic.com/r/2e6572t/6

Vikingler İS 8.-11. yüzyıllarda, savaşçı İskandinav (bugün Norveç, İsveç ve Danimarka) kavimleri Avrupa kıyılarına sık sık saldırılarda bulunuyordu. Önceleri yağma amacı güden bu savaşçılar, sonradan ele geçirdikleri topraklarda yerleşerek çiftçilik yapmaya başladı. Ticaretle de uğraşan Vikingler’in akınları zamanla keşif ve fetih hareketine dönüştü. İzlandalı Vikingler Amerika’ya Kristof Kolomb’dan çok daha önce ulaştılarsa da, bu kıtaya ilk ayak basanlar olarak adlan duyulmadı. Ölümden korkmayan, amansız savaşçılar olan Vikingler kiliseleri yağmalayarak, sürüleri talan ederek, evleri yakıp insanları öldürerek çevrelerine dehşet salıyordu. Viking tanrılarını ve kahramanlarını konu alan efsaneler, bu insanların hangi kavramlara değer verdiklerine ilişkin ipuçları sağlar. 9. yüzyılda Vikingler İngiltere kıyılarına akınlar düzenlediler. Far Öer, Shetland ve Orkney adalarına, Caithness, Hebrid Adaları, Man Adası, Dublin, İrlanda’nın güneydoğusu ve İngiltere’nin kuzeybatısına yerleştiler. İskandinavyalılar, bugün torunlarının yaşadığı İzlanda’ya da gittiler ve Grönland’ın güneybatısına yerleştiler. Bu seferin önderi Kızıl Erik idi. Kuzey Amerika’ya ilk ulaşanların ise Kızıl Erik’in oğlu Leif Eriksson’un önderliğindeki Grönland Vikingler’i olduğu sanılmaktadır. Leif Eriksson yaklaşık 1002’de Grönland’dan Norveç’e gitti. Kral I. Olav Tryggvason’un etkisiyle Hıristiyan oldu. Grönland’a, dönüş sırasında büyük bir olasılıkla rotasını şaşırarak sürüklenmeye başladı ve Kuzey Amerika kıyılarında, Nova Scoria ile Cod Burnu arasındaki bir bölgeye çıktı. Danimarka Vikingler’i güneye doğru ilerleyerek Avrupa kıyılarına akınlar düzenlediler. Bazı gemiler İspanya, Fas ve hatta İtalya’ya kadar indi. Danimarka Vikingler’i İngiltere’ye de göz dikmişlerdi. 865’te büyük önderleri Ragnar Lodbrok’un oğulları İngiltere’ye çıkarak Doğu Anglia ile Northumbria’yı işgal ettiler ve buraya yerleştiler. 9. yüzyılın sonlarına doğru işgalci Dan orduları İngiltere’nin güneyini istila etmeye başladı. Kral Alfred (Büyük Alfred) onları ülkesinden çıkarmayı başardı. Alfred’den sonraki krallar da bu mücadeleyi sürdürdü ve 954’te son Viking kralı da bölgeden sürüldü. Ama bundan sonra da İngiltere Viking saldırılarının hedefi oldu. Danimarkalılar, Norveçliler ve İsveçliler 10. yüzyılın sonlarına doğru bu ülkenin geniş sahipsiz alanlarına yerleşti. İngiltere Kralı II. Ethelred onlara karşı koyamayacak kadar güçsüzdü ve ülkesi 1013’te Danimarka Kralı Svend tarafından işgal edildi. Bir yıl sonra Svend ölünce oğlu Canute, Danimarka’nın ve Norveç’in büyük bir bölümünün hükümdarı olduğu gibi, İngiltere’nin de kralı oldu. 1066’da I. William İngiltere’yi güneyden, aynı yıl Norveç Kralı III. Harald da kuzeyden işgal etti. III. Harald Yorkshire’ı yakıp yıktıysa da, sonunda İngiltere Kralı II. Harold’a yenildi. İsveçli Vikingler Baltık Denizi’nin doğusundaki topraklan fethettiler. Dinyeper Irmağı’ndan Karadeniz’e, Volga Irmağı’ndan da Hazar Denizi’ne indiler ve zamanla, “Rus” adını verdikleri Slav nüfusla karıştılar. Vinç denen makineler, yükleri kaldırıp bir başka yere aktarmaya yarar. Basit kollu vinçler, bumba denen uzun ve eğik bir vinç kolu ile bu kolu taşıyan ve seren denen bir direk yada kuleden oluşur. Serenin ve vinç kolunun tepesinden bir gergi geçer; gerginin uzunluğu değiştirilebilir ve böylece serene farklı uzaklıklardaki yükler kaldırılabilir. Yükün kaldırılması, makaralar üzerinden dolanan tel halatın bir tambura sanlmasıyla sağlanır. Çizimde, basit kollu vincin askıda tuttuğu bir yük görülmektedir. Vinç kolunun tepesine bir makara takılmıştır; tamburdan gelen tel halat bu makaranın üstünden geçer, alttaki makaranın çevresinden dolanır ve sonra ucunun bağlı olduğu vinç koluna gelir. Alttaki makara yükün takılı olduğu kancayı taşır. Bu makara halat kıvrımına oturmuştur ve halatın A ve B ile işaretli kolları makarayı taşır. Eğer yükün ağırlığı W ise, A ve B kollan bu yükü eşit olarak paylaşacağından, her biri üzerindeki çekme kuvveti de YV’nun yarısı kadar olacaktır. Halattaki çekme kuvveti bir yönde öteki yöndekinden daha büyükse, halat hareket eder. Çizimdeki gibi bir W yükü tam askıda tutulurken, A kolundaki çekme kuvvetinin B kolundaki çekme kuvvetinden biraz daha büyük olması sağlanırsa, halat hareket eder; alttaki makara ve taşıdığı yük yukan kalkar. Bunun için gerekli çekme kuvveti yalnızca yükün yan ağırlığının biraz üzerinde olur. Bunu sınamak için kendiniz de kolayca bir vinç modeli yapabilirsiniz; ama, bir yükü kaldırmak için yalnızca yan ağırlığı kadar bir çekme kuvveti sağlamakla her şeyin çözüldüğü sanılmamalıdır. Model, yükün 2,5 cm kaldırılabilmesi için halatın serbest ucunun 5 cm kadar çekilmesi gerektiğini ortaya koyacaktır. Makara sayısının artırılmasıyla vincin mekanik verimi de artırılabilir. Ayrıca, halat üzerinde bir çekme kuvveti yaratmak için, halatın sarıldığı tambur, dişli çarkların yardımıyla döndürülür. Böylece tamburu döndürmek için gerekli kuvvet yükün ağırlığından kat kat küçük olabilir ve 200 tonun üzerindeki yükler kolayca kaldırılabilir. Bir vinci çalıştırmak için genellikle iki kişiye gerek vardır. Bunlardan yerde bulunan ve vinç operatör yardımcısı olarak anılanı, kancayı yüke takar ve yükün kaldırılırken sallanmamasını sağlar. Vinç operatörü yükü ne zaman kaldırmaya başlayacağını ve ne zaman duracağını yardımcısının verdiği işaretlere göre belirler. Genellikle büyük inşaat alanlarında görülen büyük hareketli vinçler, basit kollu vinçlerin geliştirilmiş bir biçimidir. Bunlar çoğunlukla ray üzerine oturtularak inşaat alanında hareket ettirilebilir. Hareketli vinçlerde vinç kolu genellikle çelik kafes sisteminde yapılmıştır; daha kısa olan vinç kulesi de benzer yapıdadır ve halat sarma donanımıyla operatör kabini kulenin içine oturtulmuştur. Vinç tamburu genellikle bir elektrik motoru yada dizel motoruyla döndürülür. Tersanelerde ve giderek artan bir biçimde inşaat alanlarında rastlanan bir vinç tipi de konsol vinçtir. Bu tip bir vinçte, ortadaki büyük kulenin tepesinde, bir “T” harfi oluşturacak biçimde yanlara doğru uzanan, çelik kafes sisteminde yapılmış iki konsol kiriş bulunur; ama bunlardan biri daha kısadır. Kısa kiriş, karşı ağırlık denen denge yükünü taşır. Operatör kabini çalışmaların yürütüldüğü uzun kiriş tarafında yer alır; böylece operatör kaldırma sırasında yükün konumunu rahatça izleyebilir. Kaldırma donanımı uzun kiriş üzerinde hareket eden bir vinç arabasında taşınır ve böylece yük içe yada dışa doğru hareket ettirilebilir. Bu tür vinçler ağır yükler için kullanılır ve genellikle elektrikle çalışır. Konsol vinçler bazen dubalar üzerine oturtulur ve yüzer vinç olarak kullanılır. Yüzer vinçler limanlarda gemilerin yedeğinde çekilir. Ağır parçaların taşınmasının gerektiği büyük atölyelerde gezer köprü vinçler kullanılır. Atölyenin iki yan duvarı arasında yer alan güçlü bir çelik putrel yada kiriş bu tür bir vincin ana parçasını oluşturur. Bu kirişin iki ucunda, atölye yan duvarlarının üst kesimlerindeki köşebentler üzerine döşenmiş raylar üstünde hareket eden tekerlekler bulunur. Kaldırma donanımı, kiriş üzerinde hareket edebilen ve “kedi” denen bir vinç arabasında taşınır ve böylece yükler atölyenin her yerine ulaştırılabilir. Operatör kabini, taşıyıcı raylardan birine yakın bir konumda kirişe asılabilir yada bütün vinç, arabadan aşağı sarkıtılmış küçük bir kumanda panosundan denetlenebi*lir ve böylece operatör yerde durarak bütün işlemleri yürütebilir. 9. yüzyılın başından 11. yüzyılın sonuna kadar İskandinavya’da yaşayan ve denizaşırı ülkelere seferler düzenleyen denizci ve savaşçı Kuzey Avrupa kavmi. Bugünkü Danimarkalı, İsveçli ve Norveçlilerin atası olarak kabul edilen Vikingler, Doğu’ya yaptıkları seferlerde Varyaklar, güneye yaptıkları seferlerde de Norseman ya da Norman (Kuzeyadamı) olarak adlandırıldılar. 790 yılından itibaren Avrupa’nın kıyı bölgelerinde görülmeye başladılar. İrlanda’ya, iskoçya’ya, İngiltere’ye, Fransa’ya, İzlanda’ya, Grönland’a ve hatta Kuzey Amerika’da Labrador kıyılarına akınlar düzenlediler ve koloniler kurdular. Kurdukları küçük ticaret kentlerinde köle, kürk, mors dişi, deniz gergedanı karşılığında daha lüks eşya değişimi yaptılar. Nakliye gemilerine “knarr”, haliç ve fiyordlara girmeye elverişli, dibi düz, güverteli gemilerine de “drakkar” denilirdi. Drakkarların pruvalarında daima bir ejderha (dragon) başı bulunurdu. Batı Avrupa’da durgun bir dönem yaşanırken, Viking Dönemi olarak adlandırılan 9.-11. yüzyıllar arasında Vikinglerin keşif, ticaret ve sanatta oldukça ileri gittikleri anlaşılmıştır. Vikingler döneminde Kuzeyin en önemli ticaret merkezi Hedeby kentiydi. Norveç’te de Bjarkov ile Oslo fiyordundaki Shiringsall önemli merkezlerden sayılmaktadır. 840 yıllarından sonra İngiltere’ye yerleşen Vikingler (Normanlar) daha sonra Saksonlar ve Angllarla karıştılar. Fransa’nın kuzeybatısında bugün de Normandiya olarak adlandırılan yere yerleşen Vikingler ise zamanla güçlendiler ve 911’de Norman Dükalığı’nı kurdular. 11. yüzyıla doğru Batı Avrupa’da yeniden güçlü devletlerin ortaya çıkması, Vikinglerin akınlarını etkisiz hâle getirmeye başladı. Zamanla Hristiyan olan Vikingler, Fransa ve İngiltere’yi örnek alarak güçlü krallıklar hâlinde birleşmeye başladılar. Bunun sonucunda I. Harald Harfager döneminde Norveç, II. Harald Blatand döneminde de Danimarka krallık hâline geldi. Viking şairleri edebî değeri yüksek şiirler yaratmışlardı. Vikinglerde tahta oymacılığı da çok gelişmişti. Ayrıca taş üzerine oymacılıkta da ileri gitmişlerdi; İsveç’te 11. yüzyıldan kalan Eskilstuna yakınlarındaki taşlar üzerinde Sigurd efsanesini anlatan kabartma resimler bulunmaktadır.
KAYNAK ragnarfloki17

4 Beğeni