BEYDAĞ ADI NEREDEN GELİYOR?
Beydağ ilçesinin coğrafi konumu yönünden doğanın zengin oluşu, insanların ilk çağlardan beri beğenisini kazanmıştır. Bu yönden Beydağ, tarihin ilk çağlarından bu yana çeşitli kavimlerin yerleşip yaşadığı alanlardan olmuştur. Dünün ve bu günün Beydağlıları, doğanın onlara bağışladığı, güzel iklim, bereketli topraklar üstünde yaşamlarını sürdürürken geleceği düşünmemişler veya düşünememişler. Bu bakımdan tarihi ile ilgili araştırma yapmak güçleşmiştir.Yörenin iklimi ve bereketli topraklarından dolayı Etiler’den de önce yerleşim yeri olduğunu belgeleyen kalıntılar mevcuttur. Bu bakımdan, Beydağ ilçesinin adı da zaman zaman değişmiştir.
Prof. Dr. Bilge Umar, “Palaipohs”, Helen dilinde, eski kent demektir. Bu ad yakın zamana kadar Balyambolu olarak kullanılıyordu. Beydağ ilçesinin adı Osmanlılara kadar, Palaiapolis adının değişik şekilleri ile (Palyapolis, Palaiapolis, Nikapolis, Palaipo-lis, Palaioupolis, Paloeopolis, Algiza, Palaiapolis) olarak gelmiştir. MS.IV. asırda Pisikoposluk merkezi olduğu zamanlar, kalenin batısında, Evliya Çelebi’nin geldiği tarihte (1671) şehir kalenin doğusunda, Vakıf Tarla tarafında bulunduğu belirgin olmakla beraber, Beyköy`deki şehir kalıntısının tarihini belirlemek, arkeologların ilgisini beklemektedir.
Piskoposluk merkezi olmadan, önceki tarihlerde Kilbianni-saların şehir devletlerinden olduğunu, Koloe ile birlikte para bastırmışlardır… Bu şehir devletleri ilk İyonya’da kurulmuş olmalıdır. MÖ7 yüzyılda, tanrıların yurdu olarak kabul edilen "Akrapolis” ismini almıştır. Aka’lar, Hititler zamanından kalma şehir ve kasabaları bulup yerleşirken, şehri sınırlı bir bölgenin siyasi ve kültür merkezi durumuna sokarak “Polis” kavramının özünü oluşturmuşlardır. O günkü düşünceye göre şehir, çevresini oluşturan surlarla değil, özgür yurttaşlarıyla temsil olunurdu. Böylece şehir devleti olmakla, toplum devleti olduklarını da kanıtlıyorlardı. Palaiapolis’da (Beydağ) o çağda kabile toplantılarının yerini halk meclisleri almıştır.O devirde şehir devletleri o kadar çok ve sıktı ki, uzun boylu bir insan yattığı zaman ayakları için pasaport kestirmek gerekirdi, diyor Halikarnas Balıkçısı.
Köy adlarına ve köylerdeki aşiret, boy, oymak, sülâle adlarına bakarak, Türkler’in ilk önce Beykoy’üne gelip yerleşmiş olabileceği kanısına varabiliriz. Beyköy, Çukuroba, Çakallar, Ağalar, İnnecikler, Macarlar mahallelerinin adları buna birer örnektir. Bunların geliş tarihleri belli değildir. Çukuroba Mahallesindeki mezar taşları yok edilmese idi bu konuyu aydınlatabilirdi. Mezar taşları, antik buluntular, etnografik eserler, Abdullah Efendi Medresesinde korunmalıydı.
1327 yılında Bodemya (POTEMİA) ya, Aydınoğlu Mehmet Bey’in, oğlu İbrahim Bahadır Bey’i vali (Emir) ataması ile, Beydağ Bademye Emirliğine bağlanmıştır. 1430/40 yıllarında Beydağ’ın adı “Karye” olarak geçmektedir.1453 den itibaren Tire’ye bağlı kazalardandır.
Î.Cavit, Aydın Vilâyetine Mahsus Salnamesinde: "Ödemiş Kazasında Ahvali Tarihiyesi bölümünde: şehrin ismi ile ilgili olarak, kelimenin Yunanca -Eski Şehir- manasında olan "Palaia-polis"dir der.”
1671 yılında Beydağ’ına gelen Evliya Çelebi “Biyan kökü çok olduğundan, biyanbol’dan galat olarak verilmiştir” der. 1672’lerde Balyambolu olarak adı sayılı kazalar arasında geçer. 1831 Aydın Sancağının (Kaza-i Balyambolu 6180 nüfuslu) kazasıdır. 1867 yıllarında Balyambol’un nüfusu azalmış, nahiye olmuştur.
Balyambolu adı 1926 yılı, İzmir Vilâyeti Meclis-i Umumisinin kararı ile BEYDAĞ olarak değiştirilmiştir. Bucak (nahiye) yönetimi 88 yıl içinde, bucak merkezi Adaküre, Beyköy, Pazaryeri olarak yer değiştirmiştir. 1955 yılında da Bucak örgütü kaldırılmıştır. 1927 yılında nüfus azlığı ile kaldırılan belediyelik, 37 yıl sonra 1964 yılında tekrar verilmiş Belde olmuştur. Beydağ 121 yıl sonra 1988 yılında tekrar İlçe yönetimine kavuşmuştur.
Kaynak:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.